Koy masaya mayonez, ketçap...
Rahat et!
İstersen mutfakta eti kömür et, istersen fırından pizza muhallebi kıvamından çıkmış olsun (Evet! Pizza dedim, yanılmadınız!) ne fark eder!
Pilav, makarna gibi şeyler için de aynı.
Gençlerin çoğunlukta olduğu bir yeme içme yerini çalıştırıyorsanız, lezzet konusunda telaş etmenize, hatta özen göstermenize gerek yok.
Ne ara, kaçırmışım ama neredeyse herkes ketçap, mayonez çocuğu olmuş.
Bir tek şeye kızıyorlar, masaya mayonez getirmekte geç kalınırsa...
Eskiler "hıh fasulyeden yazı işte!" der, dudak bükerdi.
Varsın, bu da öylesine mayonezden bir yazı olsun!
Fakat siyasete, adalete, cinselliğe, arkadaşlığa ve daha pek çok şeye şöyle baktığımız yalan mı: "Koy mayonezi, tadı gelsin!"
"E iyi de mayonez de hep aynı, üstelik öteki tatlar bastırılmış oldu" diye sormaya kalkışmayın şimdi.
Elimizdeki tek tat, tek tarz, tek çeşit o kalmış gibi davranıyorsak, bu sorunun anlamı yok!
Bilmem anlatabildim mi?
***
NOT DEFTERİ
Evler sadık değillerdir. Bir yerde on sene yaşayabiliriz ve taşınmamızdan on beş gün sonra sanki hiç orada oturmamış gibi oluverir. Ama yeni insanlar gelirler ve eşyalarını yerleştirdikleri an oradaki anılarımızı lağvederler. Evlerin yaşadığımız o kayıp hissine karşılık vermesini isteriz ama bir zamanlar en sevdiğimiz aynanın asılı durduğu yerdeki hiç solmamış boya misali, bizlere geçmişi yansıtacak şeyler sunmazlar. GEOFF DYER (Bir Hışımla)