Malum, birkaç yıl önce "AK Parti 2005 öncesine dönse ne güzel olurdu!" diyerek bir medya kampanyası başlatıldı.
Doğan grubu yazarlarının başını çektiği bu kampanyaya önce liberal maskeli darbeciler ve paraleller destek verdi.
Gün geldi, "bozulma" tarihini 2008 veya 2011'e çeken bazı uyanık muhafazakâr (!) yorumcular onlara katıldı.
Ne oldu? Tuzakları ve uzakları görmesini bilen "göz"ünü sevdiğim halk yuttu mu bunları? Hayır!
Yerleşik düzenin hükümeti çepeçevre sardığı, Ahmet Necdet Sezer'in veto gözaltısında geçen ve IMF borçlarının ödenmesine odaklanılmış bir dönemi AK Parti seçmeni neden el üstünde tutsun ki!
Doğrudur, bir tarihten sonra ekonomide "patinaj" yapılmıştır.
Ama bu partinin seçmeni için asıl hayati önemde olan başka bir şeydir.
Doğan grubunun gevşek ruhlu yazarları o "şey"in dünya karşısında insani, siyasi ve kültürel bir duruş olduğunu nereden bilecekler!
***
Şimdi görüyorum ki, "
seçim sonrası serinkanlı analizler" havasında başka bir söylem devreye giriyor.
Neymiş! AK Parti artık "
dar çevre" partisi olmuş!
Yeni kadroların siyasi kariyer hesapları yaptığı,
Milli Görüşçülüğün renksizleştiği ve
İslamcıların kimi zaman gönüllü, kimi zaman gönülsüz biçimde destek verdiği bir parti resmediliyor.
Burada bazı doğruların ve geleceğe dair ipuçlarının olduğu inkâr edilemez bir gerçek.
Fakat bu resmin kendisi bile "
dar" değil!
Kaldı ki, AK Parti'yi böyle bir tabloya sıkıştıranlar son seçimde ona oy veren
18 milyon 800 bin küsur seçmenin renkliliğini, çeşitliliğini ve temsil gücünü yok sayıyor.
(Unutulmasın, 2002 seçiminde AK Partiye 10 milyon 808 bin seçmen oy vermişti!)
***
Kafasında başka hesaplar olmayıp hakikaten AK Parti'yi anlamak isteyenlere şunu öneriyorum.
Basit bakın...
Akademik makaleleri, kamuoyu araştırma sonuçlarını falan bir süre kenara bırakın...
Mesela
komşunuza bakın...
Oturduğunuz sokağın ötesindeki sokağa, yaşadığınız semtin ötesindeki semte bakın...
O zaman göreceksiniz ki, bu parti halktır!
Beğenseniz de beğenmeseniz de, bu parti
halk kadar geniş, halk kadar dardır.