Pazar notları:
"Yarabbim, beni bana çok yabancı bir zamana zorluyorsun" diyerek yakınıyordu ya Rilke... Onu şimdi anlıyorum.
Onunla birlikte ağlıyorum.
***
Berrak bir
kızgınlık ve kimseyi borçlandırmamış bir
kırgınlık birbirine çok benzer ve ne güzeldirler.
***
Hatıralar biriktirdiğimiz doğru mu? Bizi esir alan bu telaş ve sonu gelmez yer kapma kavgasından geriye ne kalır ki!
Hatıralar değil kalan, muazzam bir yorgunluk.
***
Günümüzde "
hayat" denilen şey durmadan reklamı yapılan bir ürün. Ya satın alıp tüketiyorsun ya da hiç "
yaşamıyor"sun!
***
Çekmecelerimden birinde yaprakları sararmış bir defter buldum. 20'li yaşlarımın başında okuduğum kitaplardan aldığım notları kaydettiğim bir defter. Fakat aralara birer satırlık günce gibi şeyler de karalamışım. Birinde şöyle yazıyordu: "
Oldum, düştüm." Okuyunca ürperdim. Birkaç sayfa ötede de şu notu düşmüşüm: "
İstasyondan çıktığım anda karşılaştık ya, o sen değildin!"
***
Tam "
ben bir hiçim" dediği anda kibri zirve yapıyor... Kibrin sonsuz bir çeşitliliği var.
***
Tam "
seviyorum" diye haykırdığı anda içi buz kesmeye başlıyor... Kayıtsızlığın bin türlü maskesi var.
***
Bu tipi daha önce de sormuştum, bir daha sorayım: Öğrenmek için gereken sabra sahip değil, çabuk sıkılıyor. Bu yüzden
bilmiyor, bilemiyor fakat sürekli malumat biriktiriyor. Odaklanamıyor ama göz gezdiriyor.
Düşünmüyor ama durmadan tartışıyor... Tanıdık mı, kendimizi?
***
Korkmamak gerek!
Ahmet Murat'ın o pek içli "Bir İhtimal Daha Yok" şiirindeki dizeyi hatırlamanın tam zamanıdır:
"ana menüye dönmek için lütfen sıfırı tüketin."
***
İstiyorlar ki "
merhametli" olmayalım, biraz acıyıp yolumuza devam edelim. İstiyorlar ki, "
güzel eylem"den uzak kalıp güzel sözlerle oyalanalım. İstedikleri olmayacak!