Öyle bir dünya ki, durmadan kalpten söz ediliyor fakat çok kalpsiz!
O yüzden merhamet de hızla nostaljik bir duyguya dönüşüyor.
Geçen gün Uluslararası Göç Örgütü Tayland, Endonezya, Malezya arasındaki denizde tam sekiz bin kaçak göçmenin mahsur kaldığını açıkladı.
Çoğunluğu Myanmar'daki zulümden kaçıp başka topraklara sığınmak isteyen Müslümanlar.
Geçen pazar...
Yani biz mayıs güneşinin güzel ışığı altında güzel bir hafta sonu tatili geçirirken... Dün... Yani dünyanın gelişmiş ülkelerindeki işyerlerinde herkes birbirine "Pazartesi sendromu" hakkında hoş esprilerle takılırken...
Bu teknelerdeki çoluk çocuk idrarlarını içerek susuzluklarını bastırmaya çalışıyordu.
Dün BBC'nin geçtiği haberde mürettebatı tarafından terk edilmiş, iki aydır deniz ortasında sürüklenen bir teknedeki yiyecek kavgasında yüz kişinin öldüğü söyleniyordu.
Malezya ve Tayland donanmasının ürkütücü gemileri bazıları fındık kabuğu kadar olan bu teknelerin kara sularına yaklaşmasını önlemek için çevrelerinde devriye geziyor.
***
Şu yazdığım satırlar bile klavyenin tuşlarına bastığım anda
yalan oluyor. Çünkü bu olaylar karşısında
sızlanmaya değil, çare olacak eyleme ihtiyaç var.
Birleşmiş Milletler nerede?
Bu da boş soru...
BM ne için var, diye sormanın anlamı yok!
Bal gibi biliyoruz ki,
veto hakkına sahip beş ülkenin politik şov alanı bu teşkilat.
Sorunları çözmeye yanaşmayan ama gözetlemeye yarayan bir bürokrasisi var.
Ondan ötesi de
pek havalı arazi araçlarıyla uzun konvoylar oluşturarak dolaşıp durmak ve tonla para harcayıp kuş kadar fayda yaratmaktan ibaret...
***
Şov dedim ya...
Şovun en büyük kısmı BM Genel Sekreterliği...
Adlarını sıralayınca insan hakikaten bu milletler birleşmiş sanıyor!
Oysa hepsi neo-kolonyal enjeksiyona tabi tutulmuş
Perulu, Mısırlı, Birmanyalı, Ganalı, Güney Koreli birtakım garip adamlar...
Nobel Barış Ödüllü, siyah derili fakat beyaz ruhlu
Kofi Annan'ın dönemini hatırlayın.
Ruanda'da bir gecede 800 bin Tutsi öldürülmüştü. Hem de BM'nin mavi berelilerinin gözü önünde...
Yine Kofi Annan zamanındaydı, Sırp katiller BM askerlerinin "gözetiminde" Boşnakları katlettiler.
Şimdiki genel sekreter
Ban Ki-moon da dün denizin ortasında mahsur kalan zavallılar için yardım çağrısında bulunmuş.
"
Git işine! Bizi yeme!" diyeceği geliyor insanın.
***
Ne yalan söyleyeyim...
Haber kanallarını izledikten sonra gözlerimi kapatıp
hayal kuruyorum...
Türkiye o bölgeye kadar uzanan bir
hava köprüsü kurmuş, denizdeki garibanları toplayıp getiriyormuş...
Gün gelecek, bu hayaller gerçek olacak inşallah!