Düşmanınız olacaksa, açık olsun.
Kavganız olacaksa, Nietzsche'nin dediği gibi hani; her davranışından kılıç şakırtıları duyulsun.
Ya da şöyle söyleyeyim...
Sizi ele geçirilecek düşman hedef gibi algılıyorsa birisi...
Sabah akşam bunu açığa vurmasın elbette ama dostun da geçinmesin, her dakika yüzüne gülmesin!
Yoksa gün gelip de...
O donuk gülümsemelerin ardında yıllar boyu ilmik ilmik örülmüş nefretler ortaya çıkınca...
Dostlukların bile karanlık bir "misyon"un parçası olduğu anlaşılınca...
Yani çamurun içine battığınızı fark edince... İçinizi kaplayan büyük tiksintiyle baş etmek güçleşiyor.
Bu çamur şu sıralarda her yeri ama özellikle de bürokrasiyi ve medyayı içine çekmiş halde.

***
Adam her şey oluyor; daha doğrusu hepsini oynuyor: Dindar, seküler, muhafazakâr, liberal, sosyal demokrat, ulusalcı, radikal solcu, radikal sağcı...
Bir bakmışsın, tümüyle vur patlasın çal oynasıncı...
Oysa adam bu rollere "paralel" biçimde bambaşka bir davaya hizmet ediyor aslında.
Sen arkanı dönünceye kadar sabırla bekliyor ve o zaman vuruyor.
Seni yalanın orta yerinde yaşatıyor ama ona sorsan "kutsal davası"na hizmet ediyor.
Sen onu çözüp gerçek yüzünü tanıyıncaya kadar, o senin insana ve topluma güvenini çözüp dağıtıyor.
***
Bu tiplere "Açık ol, maske takma, gizlice iş çevirme!" demek, boş laf!
Şu medyada son zamanlarda gördüklerimi düşünüyorum da, bu kripto tiplerin asla iflah olmayacaklarını düşünüyorum.
Kişilikleri yok ki bunların; kişiliklerinin yerine gizli görev ikame edilmiş.
Baş etmek kolay değil.
Diyeceğim şu...
Açık açık siyaset yapanın fikrini sonra tartışırsınız. Önce gidip elini sıkın.
Kaybetmeyi göze alarak ne düşündüğünü ve tarafını açıkça dile getireni de önce alkışlayın, sonra eleştirin.
Keşke kriptoları gözlerine bakınca şıp diye tanıyıverseydik...
Ama o kadar basit değil maalesef.
Sözler aldatıyor çünkü.
Hele iş demokrat ve solcu görünmeye gelince çok yüksek performans gösteriyorlar.
Bu konuda görev demokratlara ve solculara düşüyor. Ne yapıp edip onları aralarından söküp atmalılar!