Güncel mesele ve tartışmaların orta yerinde pek "sudan" kalacak bir yazı okuyacaksınız.
Yazı da denmez ya...
Daha doğrusu, su ve susuzluk hakkında bir çağrı! Rakamlara boğmayacağım.
Ciddi bilimsel çalışmaları google'dan kolayca bulabilirsiniz.
Bütün dünya (nedeni ne olursa olsun) tehlikeli bir kuraklık çevrimine girdi.
Yalın biçimde anlatayım...
Norveç'in başkenti Oslo'da bir iki hafta dışında karın görünmediği; Kuzey Afrika ve İspanya'da portakalların susuzluktan kuruduğu; Avrupa'nın tahıl ambarı Fransa'nın tedirgin biçimde yağmur beklediği; ABD'nin Batı'sındaki yıkıcı kuraklığın ikinci yılını doldurduğu ve uluslararası ölçekte gıda fiyatlarını yukarı çektiği bir dönemdeyiz...
Uzmanlara sorarsanız, uzun sürecek.
Peki, Türkiye'yi anlatmama gerek var mı? Yok.
Türkiye zaten su açısından rahat bir ülke değildi. Yirmi yıldır nüfus artarken kişi başına düşen su miktarı düzenli olarak azalıyor.
Şimdi de ağır ağır yayılan bir kuraklıkla karşı karşıyayız. Karadeniz'de bile, düşünün artık!
Üstelik taşıdığı su miktarı hayati önem taşıyan Gediz, Büyük Menderes, Seyhan, Meriç gibi akarsular artık su değil, endüstriyel zehir taşıyorlar.