PKK örgütünün ayaklanmayı yeniden başlatması üzerine devletin giriştiği beklenmedik ölçüde sert operasyon, güneydoğuda birçok ilçenin yıkılmasına yol açtı.
Halk devlete değil, başına bu işleri açan PKK'ya tepkilidir. Bu da HDP oylarının başaşağı gitmesine neden olmuştur. Bu partinin bir dahaki seçimde meclise girebileceği çok şüphelidir.
Fakat konumuz yıkılan binalar.
Birçok ilçemiz, iç savaşta hasar görmüş Suriye kentlerine benzedi. Ya da eski Beyrut'a.
Cizre, Silopi, Diyabakır'ın bazı mahalleleri berbat durumda.
"Şahtı şahbaz oldu" da diyebilirsiniz tabii.
Bunlar elbette "tamirat" görecekler. Devlet az hasar gören binaya on bin lira verecekmiş, çok hasarlı evleri de yıkacakmış.
Parasını, ele geçirirsek belki Cemil Bayık'tan tahsil ederiz!
Fakat cumhurbaşkanı "tamirat değil süratli bir şekilde topyekun bir kentsel dönüşüm yapılsın, hiç vakit kaybetmeyin" şeklinde bir talimat verdi.
On bin lira, ancak mermi deliklerini sıvayla kapatmaya, üstüne bir de badana çekmeye yarar. İzbe, izbe olarak kalır.
Bu binaların hepsini "temizleyip", molozları kaldırıp, yerlerine daha güzel ve daha sağlamlarını yapmak, Silopi'nin, Cizre'nin "çehresini değiştirmek" daha radikal ve akılcı yoldur. Fırsat bu fırsattır.
Tıpkı İstanbul'da, altmışlı yıllarda yapılmış birbirinden çirkin, birbirinden dandik binaların yavaş yavaş ortadan kalkmakta olmaları gibi...
Özellikle Bağdat Caddesi ve çevresinde.
"Bağdat Caddesi'nde yürürken kafanızı kaldırıp bakmayın" demiştik, birkaç yıl sonra bu sözümüzü geri alacağız.
Çünkü yapılan yeni binalar gene kimliksiz ama çok güzel. (Yok, "Osmanlı-Türk mimarisini daha üst düzeyde yeniden üretmelerini" falan beklemiyoruz tabii, o boylarını epeyce aşar.)
Gerek nüfus artışının zorlaması, gerekse mal sahiplerinin ve müteahhitlerin açgözlülüğü yüzünden hem fiyatlar arttı hem de evlerin metrekaresi çok küçüldü ama, binalar estetik...
Tabii inşaat boyunca yollar, özellikle ara sokaklar tıkanıyor, gürültü ve toz toprak artıyor, tadı kaçan küçük burjuva homurdanıyor ama "doğal gaz çalışmaları" sırasında da böyle olmuştu...
Sonra rahat ettik. Köstebek yuvası gibi delik deşik edilen ara sokaklar anılarda bile kalmadı.
Cizre ve Silopi halkını ayrıca böyle bir sıkıntıya sokmaya gerek yok, çünkü onlar bir Caddebostan sakininin rüyasında bile göremeyeceği kadar acı çektiler.
Bari bir işe yarasın. Küllerinden yeniden doğsunlar. Böylece Kürt gençlerine ekmek kapısı da açılacaktır.