Bazı gazeteci arkadaşlar galiba yeni keşfettiler ama yeni bir anayasa elbette, mutlaka, kesinkes referanduma yani "halkoylamasına" götürülmek zorundadır.
İster 330 milletvekiliyle yapılsın, ister 360 milletvekiliyle yapılsın, isterse 550 milletvekiliyle yapılsın.
Aksini düşünen yoktur. Darbecilerin atama yoluyla bir "toplama heyete" yaptırdıkları anayasa bile halka götürülmüştür de bu mu yangından mal gibi kaçırılacaktır?
Tabii bu sefer Diktatör Kenan'ın zamanında olduğu gibi evet oyları ezici bir çoğunlukla çıkmaz... O zaman evet propagandası serbest, hayır propagandası yasaktı. Oy zarfları da soğan zarı gibiydi maşallah.
Sanırım evet oyları, yüzde 50'nin üstü, hatta yüzde 60 dolaylarında çıkar.
Bu da halkın anayasayı kabul ettiği anlamına gelir.
Birtakım münafıklar "kabul etmeyiz, yüzde 90 isteriz" diye tuttururlar ama nafile.
Anayasa tartışmalarının "alevli" olduğu 2011-2012 yıllarında, bazı kişiler "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin anayasa yapacak kapasitede olmadığını" söylüyorlardı...
Sanki 1921 Anayasası'nı TBMM değil de uzaylılar yapmışlardı.
Peki kim yapmalıydı yeni bir anayasayı?
Elbette bürokrasi canım!
Programa ilaveten bir miktar da medya maydanozu, yani kalın enseli basın ağaları...
Çünkü halk cahildi, ergo (dolayısıyla) temsilcileri de cahildi!
Aslında yeni anayasa falan istemiyorlardı ama çaresiz kalırlarsa ilk adımda "yeni bir Kurucu Meclis'e" razı olacaklardı.
Peki bu Kurucu Meclis hangi kanuna göre toplanacaktı? Yoktu böyle bir kanun.
Ketenpere çok açıktı: Tayyip Erdoğan'ı, uygun bir gün geldiğinde "TBMM'ye paralel ve alternatif ikinci bir meclis toplama" suçundan yargılatmak ve yoketmek!
Tayyip Erdoğan bu tongaya basacak adam değildi, onu hiç tanımamışlardı.
Aynı kişiler, PKK mıdır HDP midir hangi karın ağrısıysa onun "halk meclisleri toplayıp özerklik ilan etme ve hatta Ankara'ya yürüme" projesine hiç ağızlarını açmadılar.
Aynı kişiler "anayasanın referandumda kabulü için yüzde 50 yetmez" de diyorlardı...
Kimine göre bu oran yüzde 70, kimine göre yüzde 80 olmalıydı.
Bunun ölçüsü neydi? Yoktu.
Ölçü, hazretlerin paşa keyfiydi.
Daha doğrusu, "meclisten ve halkoylamasından kaçıramamış olsalar bile anayasanın bir şekilde bir yerlerde 'takılmasını' sağlama" çabası!
Şimdi birtakım utanmaz herifler "artık önümüzdeki maçlara bakalım" havasına girdiler ya, seçimden önce yedikleri herzeleri unutturmak için...
İnanmayın! Daha ikinci günden "anayasaya ne gerek var canım, bakın bu sistemde de ne güzel kazanıyorsunuz, daha ne istiyorsunuz" şeklinde yayın yapmaya başladılar bile!