Öyle ya, bir de bağımsız adaylar vardı...
Bir insan niçin bağımsız milletvekili olmak ister? Hakan Şükür gibi "Hocaefendi yüzünden partide barınamadım, bari intikamımı alayım" dürtüsüyle mi?
Yani kime ne hayrı dokunacaktır bu vatandaşın, meclise girerse? (Kendisine dokunacaktır, ucunda "kıyak emeklilik" bulunur.)
Hadi Kürt aşiretlerini falan anladık, önce bağımsız girip sonra partisine dönen "takiyyeciler" tamam da, ne demektir İstanbul'un göbeğinden bağımsız aday?
Bunu 1965 seçimlerinde ünlü darbeci Cemal Madanoğlu denemiş, fena halde madara olmuştu...
Tek başına ne yapabilecektir, kanun teklifi mi verecektir? Verse kim aldıracaktır?
Tıpkı bunun gibi, bırakın seçim kazanmayı, hiçbir zaman meclis kapısından içeri ayak basamayacağı çok belli olan partilerin nafile adaylarına da ancak gülünür...
Can Ataklı kardeşimiz biraz daha gerçekçi çıkmış, kazanması mümkün olmayan bir sıradan ama hiç olmazsa CHP'den aday olmuştu. Fakat iki aday gördüm ki, beni hem çok şaşırttıklarını hem de çok eğlendirdiklerini itiraf etmeliyim: Biri, Vatan Partisi'nin İstanbul belediye başkanı adayı Levent Kırca, öteki de aynı partinin milletvekili adayı Gülgün Feyman. (Yahu ben istemez miyim bütün meclis de bakanlar kurulu da silme dost ahbap, tanıdık olsun?)
Bu arkadaşlar kendilerini "sırf aday göstermiş olmak için laf ola gösterilmiş" durumuna niçin düşürürler?
Daha da beteri var. İşte bir bağımsız aday, vatandaş Serdal: 7 Haziran'da tam 65 oy almış... 20 bin bekliyormuş, 65'te kalmış.
Gene girecekmiş! Bu seçimde şansının daha yüksek olacağına inanıyormuş, herhalde 180 falan... Serdal'ın ne iş yaptığını kimse bilmiyor.
Bir başka bağımsız aday, vatandaş Doğukan. O da 106 oy toplamış. Vatandaş İlbay daha başarılı, onun tam 396 oyu var. Emekli aday vatandaş Berkan (bu bizden!) bankadan kredi çekmiş (ihtiyaç kredisi!), taksitlerin bitmesine daha yirmi ay varmış.
Doğukan halen işsizmiş, bir zamanların sıkıyönetim komutanlarının diliyle "boşta gezer"... Başvurduğu yerler kendisine iş vermekten korkuyorlarmış, aday olmuş olduğu için! Öyle diyor.
Seçim masraflarını karşılayabilmek için "bireysel emekliliğini bozdurmuş", 10 bin lira devlete ödemiş, 10 bin lira da kampanyaya harcamış. Şimdi devletten parasının iadesini istiyor.
Bu işe, şarkı yarışmasına katılan genç kızlar gibi "ailesinin ve arkadaşlarının teşvikiyle" kalkışmış, ağzını payını aldığını söylüyor, 1 Kasım'da yeniden aday olmayacakmış.
Levent hasta, fakat merak ediyorum, Can ve Gülgün olacaklar mı?
Çünkü vatan gayur insanların omuzlarında yükselir... O makber, o pişan-ı kudsi birer misal-i vatandır... Maziye şimdi sen bakıyorsun pür intibah, ati de senden eyleyecek böyle iştibah... Gençler, bütün ümmid-i vatan şimdi sizdedir!
Kimisinin de gönlü genç işte canım.