İşte Yavuz Donat ağabeyimiz Diyarbakır'dan bildiriyor: Halk tedirgin, neşesiz ve moralsizmiş! Buna "korku" da denilebilirmiş.
Oysa seçimden on gün önce "neşeli, konuşkan ve umutluymuş..."
Ortaya çıkardığı çıkmaz, Kürt seçmenini şaşırtmış.
Çünkü "HDP'nin barajı aşmasını istiyormuş", bunu başarmış ama "AKP'nin tek başına iktidar olmasını da" istiyormuş, bunu batırmış! Şimdi "kendim ettim kendim buldum" havasına girmiş.
Öyle anlaşılıyor ki, kasım ayında "tekrar seçime" gidilmesi durumunda AKP'den HDP'ye kayan oylardan bir kısmı geri dönecek.
Kürt vatandaş, Kürt politikacısının çok ilerisindedir!
Bu arada HDP ne yapıyor? Ne yapacağını bilemiyor, lagaluga yapıyor.
"Tayyip nefreti", daha doğrusu kendilerine sağlanan, cumhuriyet tarihinde misli görülmemiş bir özgürlüğe karşı sergiledikleri gene misli görülmemiş bir nankörlük hezeyanı, Kürt politikacılarını köşeye sıkıştırdı.
HDP'nin şimdi kimseyle koalisyona girecek yüzü de yok, hali de.
HDP bundan fazla ne elde edecektir? Milletvekili sayısını doksana, yüze çıkarsa ne değişecektir? "Biz artık Türkiye partisi olduk" balonunu birkaç basın ahmağı hariç kimse yutmuyor ve HDP'nin asla ve asla tek başına iktidara oynayamayacağını da ilkokul öğrencileri bile biliyorlar.
Öyleyse HDP o meclise niçin girmiştir, orada niçin vardır? Selahattin Demirtaş'ın deyimiyle "sıkı bir muhalefete hazır" olmak için mi?
Eh, hayırlı olsun, yap sıkı muhalefetini, bakalım bu sana ne kazandıracak?
Oysa önünde müthiş bir fırsat vardı... Tarihi bir fırsat...
AKP ile işbirliğine yanaşsaydın, hem "çözüm süreci" başarıya ulaşır, hem de yeni bir anayasa yapımı çok kolaylaşırdı. Memleketin kaderi bir anda değişirdi.
İşte Devlet Bahçeli kendisi söylüyor: "AKP-HDP koalisyonu önce değerlendirilmelidir."
Ama bunlar o dalga boyunda değiller. Tek dertleri, varsa yoksa, Apo serbest bırakılsın. Taşra politikacısının çapı o kadar.
Bu durumda nah bırakılır! Aklın sıra yüzde 13 oyla memleketi yöneteceksin ha?
Çünkü bunları asıl yöneten "Kandil" ne çözüm istiyor ne de barış...
Seçim kasımda yenilenirse oy kaybedeceksin, yüzde 13'ten aşağı düşeceksin, belki bu günlerini bile mumla arayacaksın.
Hele hele bir AKP-MHP anlaşması sağlanırsa, asıl o zaman gününü göreceksin.
Özerklik olsun ama devletin başında güçlü bir başkan bulunmasın, başkan gene eskisi gibi "sembolik" kalsın ki Diyarbakır rahat rahat kafasına göre takılabilsin, hatta günün birinde "bağımsızlık kararı" bile alabilsin... Dertleri bu.
Erdoğan'ı "başkan yaptırmayacaksın, başkan yaptırmayacaksın, başkan yaptırmayacaksın" ha?
Eh, biz de sana kendi kafana göre bir federasyon kurdurmayacağız, kurdurmayacağız, kurdurmayacağız.
Hadi git şimdi mazbatanı al.