Bir düşünelim: HDP meclise niçin girmiştir? Orada niçin var olacaktır? Tam seksen adam ve kadın orada niçin bulunacaktır?
Sırf "cumhurbaşkanına uyuzluk etmiş olmanın" keyfini çıkarmak için mi?
Yoksa, "Kürt olmayan politikacıların" kendi aralarında çevirecekleri manevraları eskiden olduğu gibi oturup seyretmek için mi?
HDP orada yer doldurup yıllarca bekleyecek ve asla tek başına kazanması mümkün olmayan gelecek seçimlerde oyunu diyelim iki puan, koltuk sayısını diyelim beş kişi arttırmanın hayaliyle mi avunacaktır?
Yoksa, eline geçen tarihi fırsatı değerlendirebilecek midir?
Kürt seçmen o oyları bu HDP'ye "Türk bürokratlarını ve milliyetçilerini iktidar ortağı yapsın, saflarını sıkılaştırmalarını sağlasın" diye mi vermiştir?
Aklın yolu, kavgayı gürültüyü geride bırakmış bir AKPHDP birlikteliğidir.
"İlle de koalisyon" demedim, işbirliği dedim.
HDP koalisyona yanaşmasa bile dışarıdan güvenoyu desteği verir ve bir AKP hükümeti kurulur.
Elbette kayıtsız şartsız değil! Bunun pazarlığı çatır çatır yapılmak üzere.
Verilebilir tavizler karşılıklı verilir, ortak noktalar bulunur ve Türkiye 2016 yılında yeni ve demokratik bir anayasaya, yeni bir seçim sistemine, yeni bir düzene kavuşur.
Aksi takdirde nafile hükümetler gelir geçer ve Türkiye mevcut sistemle belki bu sonbahar, belki 2016 ilkbaharında yeni bir seçime gider. En az bir sene kaybedilir.
Düğüm gene çözülemezse kayıp birkaç yıla yayılır...
Bu memlekete yazık edip etmemek, bu yükü genç omuzlarında pek de taşıyamayacak gibi görünen Selahattin Demirtaş'ın elinde.
Ya da onun gücü yetmiyorsa Kandil mi, İmralı mı, Bozcaada mı, Sivriada mı, Kaşık Adası mı, bunların asıl merkezi neresiyse orası aklını başına toplasın ve ne halt edeceğine bir karar versin.
Tabii, Sırrı Süreyya gibi birtakım adamların "sosyalizm de isteriz" gibi uçukluklardan vazgeçmeleri de şart.
Öbür türlü, bir AKPCHP, bir AKP-MHP, bir AKPCHP-MHP, isterseniz bir ABCÇDEFGĞ hükümeti olsun, Türkiye için vakit kaybıdır, patinajdır, fetrettir.
İstanbul sermayesinin ne istediğini görüyoruz, işlerini yürütmek için bu çözümsüzlüğü, bu kaos ortamını istiyor, doksanlı yıllar gibi.
HDP'nin akıl hocalığına soyunmuş ve Bilgi Üniversitesi'nde yuvalanmış bazı şımarık allameler bu hususta ne düşünüyorlar?
Akıl yolunu tutacaklar mı, yoksa kin dolu gözlerini karartmış "Tayyip nefretiyle" tarihi fırsatı tepecekler, bu ülkeye yazık mı edecekler?
Onlar da aslında arkalarını İstanbul sermayesine ve Fethullah'a dayadıklarına göre, herhalde ikincisi...