ABD ve Avrupa'da adeta yer yerinden oynuyor. ABD seçimlerinin gölgesinde kalan skandal yavaş yavaş gündemin ilk sıralarına tırmanıyor. Özellikle ABD'de ana akım medyanın üstünü örtmeye çalıştığı skandal, sosyal medya aracılığı ile ülke genelinde dalga dalga yayılıyor. Fakat buna rağmen Pizzagate ana akım medyada yer bulamıyor. Ortaya atılan iddialar çok ciddi. Skandalın kapısını Belçika'da kaybolan kız çocuklarıyla ilgili şikayetler araladı. Her şey, sosyal paylaşım sitesi Reddit'in pedofili organizasyonuna ilişkin belgeleri internette Trump Subreddit sayfasında servis etmesiyle başladı. ABD ve Avrupa'yı sarsan belgelere göre pedofili organizasyonunun fitilini ateşleyen, ABD Başkanlığı için yarışan Hillary Clinton'un kampanya danışmanı olan John Podesta'ydı. Wikileaks ise Podesta'nın ticaret ve yüksek bürokrasi çevresinden kimselerle Comet Ping Pong adında bir pizzacıda düzenlenecek pedofili organizasyonuna ilişkin maillerini yayınladı. Comet Ping Pong adlı pizzacının sahibi James Alefantis, bu organizasyonlarının odağındaki isimdi. Ve Alefantis'in, Clinton'un medya danışmanı John Podesta'nın kardeşi Tony Podesta ve George Soros gibi birçok ünlü politikacı ve sermaye sahibiyle bağlantısı vardı. Soros'un en büyük bağışçısı olduğu American Bridge Pac, Comet Ping Pong ile maddi ilişki içindeydi. Pizzagate diye adlandırılan, dalga dalga büyüyen skandalı aydınlatacak, yanıt bekleyen iddialar ise şöyle:
Eski ABD Başkanı Barack Obama, geçmişte pizzacıya bağışta bulundu. Pizzacıya yollanan bir e-postada Obama, özel bir parti için, Chicago'dan Washington'a 65 bin dolarlık pizza sipariş etti.
ABD Eski Başkanı Bill Clinton'ın, pedofiliyle yargılanmış Jeffrey Epstein'in sahibi olduğu Little St James Adası'na 26 kez gittiği ortaya çıktı. Seyahatlerinde Epstein'in The Lolita Express adlı uçağını kullandı.
E-postalara göre; Clintonlar, performans sanatçısı Marina Abramovic'e 10 bin dolar hibe etti. Abramovic John Podesta ile Hillary Clinton'ı, Spirit Cooking adını verdiği bir etkinliğe davet etti. Sosyal paylaşım sitelerinde kullanıcıların yoğun eleştirisine neden olan sızdırmayla ilgili ne adli mercilerden ne de emniyetten bir açıklama yapılmadı. Skandala adı karışan ünlülerse adeta üç maymunu oynuyor. Tüm dünya bu büyük skandala gözlerini dikmiş, bundan sonra olacakları merakla bekliyor. Bütün bu işaretlere rağmen ünlü oyuncu ve siyasilerin özellikle Afrika ve mültecilerle ilgili projelerde yer almalarına geniş yer ayıran Avrupa veya ABD'deki büyük yayın kuruluşları, gazeteler veya sivil toplum örgütleri Pizzagate'e karşı sessizliğe büründü. Ne büyük TV kanalları ne de insan hakları savunucuları henüz bu konuda fikir bildirmedi. Dünya yine Batı ve ABD söz konusu olduğunda bir çifte standartla karşı karşıya. Söz konusu Müslümanlar olduğunda dünyayı ayağa kaldıran Batı medyası Pizzagate skandalında sessizliğini koruyor. Amerika'da, sadece Müslüman olduğu için yaptığı icadı bomba zannedilen öğrenci Ahmed Muhammed'in başına gelenleri hatırlayalım. Ya da arama motorlarında 'ISIS' diye arama yaptığında polisin evini bastığı meraklı insanları. Ancak bütün sansüre rağmen skandal özellikle internet üzerinden yazılıp, tartışılıyor. Wikileaks belgeleri, Panama belgeleri, şimdi de Pizzagate skandalı... Bakalım önümüzdeki günler ne getirecek!
PİZZA KODUYLA ÇOCUK SİPARİŞİ
Henüz iddiadan ibaret olan skandalda ilk göze çarpan, iddiaların resmi kuruluşlarca örtbas edilmesi. Skandala adı karışanların aralarındaki ödeme trafiği komplo teorisinden daha ciddi bir olayla karşı karşıya olunduğu hissini uyandırıyor. Ayrıca adı geçen ünlülerin sosyal medya paylaşımları da yozlaşmanın hangi boyutlara ulaştığının işaretlerini veriyor. Sistem çok gizli bir şekilde işliyor. Yazışmalarında pizza kodları kullanılıyor. Ünlüler de parti verecekleri zaman yüksek meblağlar ödeyip peynirli pizza gibi terimlerle bu pizzacıdan maille sipariş veriyor ve iddialara göre bu çocuklar adreslere teslim ediliyor.
Hotdog: Erkek çocuk
Pizza: Kız çocuk
Peynir: Küçük kız
Makarna: Küçük erkek çocuk
Dondurma: Hayat kadını
Fındık, fıstık: İstenen kişinin ten rengi
MÜLTECİ ÇOCUKLAR KURBAN MI?
BBC, CNN, New York Times, The Guardian veya Independent gibi yüksek tirajlı gazetelerin sessizliği aslında skandalın boyutlarını ve önemini ortaya koyan bir işaret fişeği niteliği taşıyor. Peki, bu skandalla ilgili ABD yargısı hukuki süreç başlattı mı? Hayır. Avrupa'da sadece kayıp mülteci çocuk sayısı 9-10 bin. Bu da önemli bir işaret sayılıyor. Ancak ABD ve Avrupa'daki medya, ünlü oyuncu ve siyasetçilerin özellikle Afrika ve mültecilerle ilgili projelerde yer almalarına geniş yer ayırırken, skandala karşı sessiz kalıyor.
SABAH İSTİHBARAT SERVİSİ