Hiç düşündünüz mü? 21'inci yüzyılda yaşarken, geçen yüzyıllarda yazılmış ve '
klasik eser' kapsamına giren kitapları tekrar tekrar neden okuruz? Bu kitaplar çağlar değişse de insan davranışlarının değişmeyeceğini mi kanıtlar? Hamlet'in amcasının iktidar sahibi olmak için ağabeyini zehirlemesi ile bugünün dünyasında iktidar olmak için sergilenen benzer durumlar arasında hiç fark yok mudur? Aslında
"Bu klasik kitapları neden okuyoruz" şeklinde bir sorgulama yapmayı düşünmeliyiz. İçeriği farklı olsa da buna benzer bir sorgulamayı ABD'nin eski Genelkurmay Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı emekli Orgeneral Colin Powell yıllar önce yapmıştı. Powell'a ABD Başkan adayı olması önerildiğinde eşine danışmış... Eşi de
"Eğer aday olmayı ciddi biçimde değerlendiriyorsan, Başkan olmak isteğine ilişkin 50 tane gerekçe bul" demiş.
"NEDEN?" SORUSUNA CEVAP
Powell kendisiyle yıllar önce yapılan bir röportajında, daha sonra yaşadıklarını şöyle anlatmıştı: -O akşam masa başına oturdum, önümdeki beyaz kağıda
"Başkan olmak istiyorum, çünkü" diye başlayan cümleyi yazdım. Ama daha sonra bu
"Çünkü"lerin arkasını dolduracak gerekçeleri bulamadım. Özel hayatımın kalmayacağını falan da düşününce, başkan adayı olmaktan vazgeçtim. Zamanı sıkıştırılmış ve yoğun biçimde yaşadığımız ve dünyadaki her gelişmeyi anında canlı yayınlardan izlediğimiz bu zamanda, Cervantes'den veya Stendhal'dan çağ dönümlerini öğrenmek için mi okuyoruz
Don Kişot'u veya
Parma Manastırı'nı?
DEVRİMLER BİLE KÖHNELEŞİRKEN
Ateşin, yazının, tekerleğin insanlığın hizmetine girmesini izleyen binlerce yılda, bu buluşlar '
teknoloji devrimi' olarak kabul edildi. Oysa bugün, telli telefon bile hemen demode oluyor ve yerini bıraktığı cep telefonu, kullanılışından 20 yıl henüz geçmişken 4'üncü kuşak teknolojilere yöneliyor. Fonograftan gramofona henüz geçmişken ve 78 devirli plaktan 33 devirli long play'e geçişi '
devrim" diye nitelerken, CD'ler bile demode oluyor. Düşünün ki
iPod köhne kaldığı için üretimden kaldırıldı. İnsanlık tarihini aydınlatan '
kitap'ları bir düşünün, bir de Google arama motorunun size açtığı bilgi ufuklarını. Bir gazetenin veya bir kitabın sayfasının eni de bellidir, boyu da. Oysa internete girmiş bir bilgisayarın ekranının eni ve boyu belli olsa bile, o ekranda varabileceğiniz derinliklerin ne eni ne de boyu bellidir. Ne dersiniz? Okuduğumuz klasikler mi, yoksa Apple'ın kurucusu Steve Jobs'un yarattığı ürünler mi daha fazla etkiliyor davranışlarımızı?