Kahvenin zayıflama üzerine etkilerine dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, kahvenin bu etkiyi içerdiği kafein, niasin, mikroelementler ve anti-oksidanlara borçlu olduğunu belirtiyor. Metabolizmayı hafif de olsa hızlandırıyor, kişinin istirahatte harcadığı enerjiyi arttırıyor. Özellikle beyne olan kan dolaşımını arttırıyor, kişiyi daha dinç hissettiriyor, dikkatin daha da yoğunlaşmasını sağlıyor. Kahve sütle birlikte içildiği zaman, vücuda dengeli protein, karbonhidrat ve yağla birlikte girince kişiyi daha uzun süre yok tutuyor. Insülin direncini kırıcı etkisi nedeni ile kişinin tatlı ihtiyacını azaltıyor. Özellikle canı sık tatlı isteyenler, tatlı yerine kahve içerlerse bu ihtiyacın kaybolduğunu göreceklerdir. Alzheimer ve Parkinson hastalığına karşı düzenli tüketimde koruyucu etkisi olabileceği konusunda da araştırmalar var. Yaşlılarda hafızayı güçlendiriyor. Kahvenin, bağışıklık sistemini güçlendirici ve hastalıklara karşı koruyucu etkisi var. Kalpte ritim problemi olanlarda çarpıntıyı tetikleyebiliyor. Kontrolsüz tansiyonu olanlarda kan basıncını arttırabiliyor. Günde 5 fincan ve üzeri kullanımında kemik erimesine neden oluyor. Günde 3 fincan ve üzeri kahve tüketimi doğurganlığı negatif yönde etkileyebiliyor. Kahve vücuttan su atımını arttırarak idrar ihtiyacını arttırıyor. Kalp ve böbrek hastalarında elektrolit dengesizliği yapabiliyor. Hazır kahvelerde kullanılan krema, şurup, şeker miktarına göre de kalorisi çok artabiliyor. Kremalı-aromalı-şuruplu büyük boy kahve içtiğinizde kocaman bir hamburger yemiş kadar kalori vücudunuza giriyor ve sizi şişmanlatıyor. Akşamları kahve tüketimi uykusuzluğa neden olabiliyor, aşırı kahve tüketimi sinirlilik ve tahammülsüzlük yapıyor. Dr. Kaya, hem tok tutsun, hem metabolizmanızı çalıştırsın hem de dikkatinizi arttırsın istiyorsanız; kahveyi şekersiz, kremasız, şurupsuz, günlük sütle ya da sade olarak tüketmenizi tavsiye ediyor.