Herkes palavrayı bıraksın.. Bu ülkede demokrasi memokrasi yok.. Bunu kanıtlayan da, bir "Yürekli" üniversite öğrencisi.. Onu şimdi bilen yok. Ama yarın bu ülkede demokrasi tarihini araştıran ve yazanlar, Deniz Özgün'ün adını kilometre taşlarının en önüne koyacaklar..
Bilgi Üniversitesi Öğrencisi Deniz Özgün, mezuniyet tezi olarak adını Porno Project koyduğu bir çalışma hazırladı. Tezin amacı, Üniversitelerde bilimsel özgürlüğün sınırlarının nereye geldiğini ortaya koymaktı.
Bir porno film çekti, okulda..
Üç kişilik jüriye sundu.
Haber, Tempo Dergisine sızdı. Ordan medyaya yansıdı ve Bilgi Üniversitesi, derhal, tez danışmanı ve jüri başkanı profesör ve jüri üyesi iki öğretim görevlisinin okulla ilişkisinin kesildiğini açıkladı.
Üniversite bu panik kararını açıkça belli, ekonomik, sosyal ve siyasal korkular içinde almış ve Deniz'in tezi sonuca ulaşmıştı.
Bu ülkede ifade özgürlüğü yoktu. Üniversite bağımsızlığı yoktu. Bilimsel özerklik yoktu. Yani demokrasi yoktu.
Ben var olduğunu zaten hiç söylemedim. Ama Orduya, Cumhuriyete ve Atatürk'e sövme özgürlüğünü demokrasi ilan eden yazarların, Bilgi Üniversitesi'nin bu panik kararına karşı birleşip, "Sahte de olsa" kıyamet koparmalarını bekledim. Atatürk'le de, Cumhuriyetle de, Orduyla da sorunları yoktu da, onlar sadece Demokrasi için savaşıyorlardı ya hani..
Her olay gösteriyor ki, onların demokrasi anlayışları, sadece kendilerinedir. Kendilerine özgüdür ve kendileri içindir. Bu defa da aynen öyle oldu. Bilgi Üniversitesi'nde faşizme ses çıkarmadılar.
***
Bilgi Üniversitesi'ne hayrandım. Gerçek batılı bir üniversite gibi kurulmuş ve gelişiyordu.
Hiç bir üniversitenin aklından geçmeyen bölümler açıyordu.. Caz Müziği bölümü mesela.. Öğrenciler olağanüstü bir hızla yönetime katılıyor, çeşitli kulüplerle, harika işler yapıyorlardı.
Amerika'da ve İngiltere'de izlediğim Rent Müzikalini Bilgi Öğrencileri hem de türkçeye çevirip oynamayı başarmışlardı. Beş defa falan izledim. Harikaydılar. Oyunculukları, şarkıları, dansları birinci sınıftı.
Şimdi Arka Sıradakiler dizisi yıldızlarından Pelin Akil'i, o Rent'te tanımış ve hayran olmuştum.
Pelin gerçekten dünyanın her yerinde sahneye çıkabilecek bir müzikal oyuncusu..
Ama asıl önemli olan, homoseksüel delikanlılar, lezbiyen genç kızlar ve narkotik bağımlılar arasında geçen bu oldukça sert öyküyü bir Üniversite sahnesinde sergileyebilmeleri ve bunu yaparken okulun bütün desteğini arkaya almalarıydı.
Dün Rent'i oynayan Bilgi Üniversitesi, bugün 3 dakikalık bir tez çalışması için üç öğretim üyesini kovacak tutuculuk, ya da korkaklık içine girmiş.
Bu korkunç gerilemenin sebeplerini iyi düşünmek gerek.. Hele de o "Lafta" demokrat arkadaşlarım çok iyi düşünmeli.
***
İçerik tartışmasına girmedim. O ayrı konu..
İfade özgürlüğü Amerikan Anayasasının birinci maddesidir. Bu madde sayesinde, yıllarca yasaklı kalan Lady Chatterley'nin Aşığı (D.H. Lawrence) adlı klasik roman serbestçe basılabilmiş, Henry Miller'in şimdi bir efsane olan "Sexus"u el altından dağıtılmaktan kurtulabilmiş, Playboy dergisi yayın hayatına atılabilmiştir. Hollywood'un gerek siyasal düşünceler, gerekse, erotik görüntüler olarak özgürleşmesi bu birinci maddenin kayıtsız şartsız geçerli kılınmasıyla mümkün olabilmiştir.
Türkiye'de ifade özgürlüğü var mı sorusu yıllardır tartışılıyor.
Deniz Özgün bu soruya "Yok.. Görüyorsunuz, üniversitede bile yok" yanıtını, kanıtıyla vermiştir.
Teşekkürler Deniz!..