Bazı BDP'lilerin pompaladığı gibi bir telaşa mahal yok! Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin Diyarbakır ziyareti "Çözüm Süreci'nin alternatifi değil!" İnişli çıkışlı devam eden bu süreç; Türkiye'nin kendi milli kapasitesi ile yürüttüğü, İmralı'nın da aktörlerinden biri olduğu gerek içerisi gerekse bölge halkları için somut kazanımlar sağlayacak önemli bir süreç. Zaten Ankara'da bu gerçeği değiştirecek, aktörlerini dışlayacak, karşılıklı çabaların değerini azaltacak bir gelişmeden söz edilmiyor. Aksine, süreç üzerinde katalizör etkisi yaratacak, Kürt gruplarda moral faktörü güçlendirecek tarihi bir buluşmadan bahsediliyor. Hatta Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin kapısından girecek olması da ayrı bir anlam taşıyor. Birkaç yıl öncesine kadar Başbakan'ın miting yapacağı duyulduğu anda çöplerin toplanmadığı, korkuya ve pisliğe mahkûm edilen tavırlı kent duruşundan, bugünkü özellikli buluşmaya varan bir aşamaya geçiliyor! Erdoğan'ın Diyarbakır programının günler öncesinden şehirde gezen araçlarla duyurulmasını bile kazanç hanesine yazmak gerekiyor.
***
Barzani'nin ziyareti için Kürt siyasi hareketinin sembolik merkez kabul ettiği Diyarbakır'ın seçilmesi, BDP-KCK ekseninde duygusal kırılmalar yaratsa da öne sürüldüğü gibi bir seçim yatırımı olarak okunmuyor. Lakin bölgedeki seçim yarışının AK Parti ile BDP arasında geçtiği dikkate alındığında kritik bir tercihin ön plana çıkacağı görülüyor:
Yani ya demokrasi ya da silah!
Hem demokrasinin nimetlerinden yararlanma hem de seçimi kullanarak silahın gölgesinde sözde demokratik özerklik sınırı çizme hedefi artık hayal dünyasında karşılık bulabiliyor.
***
Halihazırda oluşan iklim, sürecin tasarımcılarını da aşan boyutlarda seyrediyor. Örneğin, Kürt- terör sorununun bedelini ödemiş ve buna rağmen ayakta kalmış
İbrahim Tatlıses ile tam da bu sorun yüzünden Türkiye'yi terk etmiş olan
Şivan Perwer'in aynı sahnede buluşması başlı başına bir mesaja dönüşüyor. Bu iki sanatçının düetini izlemek için akın edecek gençleri PKK dahi durduramıyor!
Veya...
BDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş'ın bir süre önce Washington'da yaptığı konuşmada belirttiği gibi "
Düşük yoğunluklu savaş döneminden, düşük yoğunluklu barış dönemine geçildi" ise kimse bu fırsat penceresini kapatmaya cesaret edemiyor!