Önceki akşam Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in iftar davetindeydim. Gerek Eker'le gerekse Bakan Yardımcısı Kudbettin Arzu ile sohbet etme fırsatı buldum. Her iki isim de Diyarbakır siyasetinde temayüz ettiği için konuşmamız doğal olarak "Çözüm Süreci"ne odaklandı.
Hemen belirteyim Mehdi Bey, dışarıdan göründüğünün çok ötesinde "siyasi, dini, edebi derinliği" olan bir isim. Medrese kültürüne de, Diyarbakır eşrafının kuşaktan kuşağa aktarılan değerlerine de hakim...
Sayın Bakan'ın gözlemi, "30 yıllık karanlığın ardından bölge halkının ilk kez geleceğe umutla baktığı ve demokratik soluk aldığı" yönünde. Bakan, silahların gölgesi kalktıkça, halkın barış ortamını daha fazla sahipleneceği düşüncesinde. Ve tabii ki son aylarda Diyarbakır algısının değişmesine paralel olarak "iç turizmde" gözlenen artış da kayda değer.
***
Çözüm, iyi niyetli temennilere rağmen ihtiyatla yürütülmesi gereken hayati bir süreç. Nedenlerine gelince...
Terör örgütü PKK'daki dönüşümün kolay olmayacağı bir gerçek. Örgüt, neredeyse bir asır geriden gelen
"ilkel etnik milliyetçilik" akımından hemen arınacak gibi durmuyor.
"Devlet" dediği olguyla örtülü mücadelesini sürdürüyor. Yer yer zihni arka planı depreşiyor; objektif şartları, ülkedeki demokratik olgunlukla bağdaştırmakta zorlanıyor. Bu yüzden,
"ülkeye entegrasyon" yerine
"bölgesel hâkimiyet" arayışını gizlemiyor.
***
2014, pek çok açıdan tarihi kırılmalara sahne olacak. Bir yandan iç siyasetin orta vadeli perspektifi diğer yandan Doğu ve Güneydoğu'nun kaderi şekillenecek. Anlaşılan o ki PKK düne kadar silahla zorladığı kitleleri yarın da yörüngede tutmak için bir dizi propaganda ve yerel hazırlık içinde.
Meselenin propaganda boyutu belli. İddialar malum... Karakol ve baraj inşaatları sürüyor, koruculuk sistemi kaldırılmıyor, askeri önlemler azaltılmıyor, seçim barajı düşürülmüyor vs vs.
Meselenin "hazırlık" boyutu ise stratejik hamlelerle dolu...
Ankara'yı baskı altına almak için
"halk hareketlerini" teşvik etme,
Muhafazakâr Kürt tabanındaki oylara yönelme,
Bölgesel komiteler aracılığı ile yeni siyasi bir zincir oluşturma,
Kooperatifler kurarak yerel finans kaynaklarını canlı tutma!
***
Türkiye,
"barış" peşinde koşarken örgütün, toplumdaki sinir uçlarına dokunan gösteriler, törenler düzenleyerek,
"Hâlâ buradayız" mesajı vermesi,
AK Parti ile siyasi rekabette geride kalmamak için bölge halkında geçmiş korkuları tetiklemesi,
Bölgesel özerklik hedefini tescillemek için seçim sandığını tehdit etmesi,
"İnsan haklarını güçlendirme adımlarını" siyasal tavize dönüştürme çabası zaten öngörülüyordu! İşte bu nedenlerle... Toplumun,
Provokatif olaylara karşı duyarlı olması,
Küçük çaplı, silahlı fotoğraf verme denemelerine büyük anlamlar yüklememesi,
Tahrik edici açıklamalara kapılmaması,
Silahsız siyaset günlerinin riskleri üzerinden karamsarlık yaşamaması her şeyden fazla önem taşıyor.
Zira...
Türkiye; silahların sustuğu, siyaset dilinin hakim olduğu dönemi içselleştirdikçe hem
"Kan-dilini kesebilir" hem
"özgüvenini pekiştirebilir" hem de meşru sınırlar içindeki tüm siyasi taleplere
"hodri meydan" diyerek, kabuğunu kırabilir.