Ortadoğu'da (OD) yenildiğimiz söyleniyor. Artık OD'nun bir aktörü değiliz bu iddiaya göre. Yeni ve yükselen yıldızın Mısır olduğu da dile getirilenler arasında.
Acaba öyle mi?
İddialara verilen cevaplar gerçeğin daha farklı olduğunu vurguluyor. Mısır'ın aldığı sonucu tek başına elde etmediğini, o noktaya gelene kadar Türkiye'yle birlikte hareket ettiğini ve neticede Türkiye'nin tezlerinin bugün kabul görüp uygulandığını belirtiyor bu yaklaşım. Hatta Türkiye'nin bizzat geriye çekilip Mısır'a alan açtığını söyledi, Ömer Çelik.
***
Keskin, köktenci bir yaklaşımla bakarak bu iki görüşten birisini sahiplenip, ötekini kıyasıya savunmak mümkün. Oysa biraz derinlemesine düşününce iki görüşün de doğruları olduğunu görüyor insan. Ne var ki, Türkiye artık gitgide
kutuplaşan bir ülke olduğu için kimse öyle bir "
orta yol" arayışı içinde değil.
İkinciden başlayalım.
***
Gerçekten de o görüşün önemli bir doğrusu var. Neticede ortaya çıkan karar Türkiye'nin aleyhine mi veya Türkiye'nin elde etmek istediği sonucun dışında mı? Buna
evet diyecek bir tek kişi olamaz. Türkiye
ateşkes istedi ve sağlandı. Ayrıca
Mısır'la Türkiye arasındaki ilişkinin ne kertede güçlü olduğu ortada.
Mübarek sonrası Mısır hem de birkaç boyutta Türkiye'yi kendisine yakın ve müttefik olarak görüyor. Öte yandan
Filistin'in bu kararla birlikte Türkiye'ye herhangi bir olumsuz tepkisinin olamayacağı açık.
Bu koşulların hiçbiri Türkiye'nin OD'da son sorun bağlamında
mağlup olmadığını göstermek bakımından önemli. Ayrıca da neden mağlup olsun OD'da Türkiye?
***
Gelin görün ki, ilk iddianın da içinde bir haklılık payı var, eğer bu iş bir kaybetme, yenilme planına çekilmezse... O da Türkiye'nin OD'da kuvvetli bir aktör olarak rolünü kurar ve oynarken
ince dengeleri göz ardı edecek bir heyecanla bu işlere girmesidir. Kabul edelim ki,
Hamas ve
İhvan bağlamında Türkiye'nin geliştirdiği politika, hiç değilse yaklaşım,
Batı'nın ve özellikle
ABD'nin tepkisini toplamaktadır. Batı'nın neticede bir terör örgütü saydığı bu örgüte karşı sürdürülen tutumun o merkezlerde, bilhassa ABD'de çok da
destek ve yandaş bulmadığı açık.
Buna bir de
İsrail'e karşı sürdürülen tutumu eklemek gerek. En azından kullanılan katı ve sert dili. Bu tavrın Türkiye'ye de Erdoğan'a da yakın olduğu besbelli
Obama'yı dahi ürküttüğü açık. Türkiye'nin dilini
çok sert bulduğunu söylemek zorunda kaldı Obama. Halbuki, Obama'nın bugünkü İsrail yönetiminden duyduğu rahatsızlık ortadayken Türkiye'nin daha yumuşak bir tavırla
ABD'yi yanına alması rahatlıkla elde edilecek bir sonuç.
İsrail-ABD arasında Türkiye lehine bu kadar uygun bir gerilim dönemi yakalamak öyle kolay bir şey değil.
***
Kıssası şu ol hikâyatın:
Türkiye OD'da yenilmedi. OD'da dışlanmadı da Türkiye. Ama bu Türkiye'nin bir oyun kurucu olarak daha yumuşak, daha dengeci, daha dikkatli bir üslup ve yönteme sahip olmasındaki önemi azaltmaz.
Bugünkü yöntemiyle bu gücü yakalayan Türkiye o halde nelerin sahibi olmaz?