Eğer dünyada tek ülkenin Türkiye olduğunu ve dünyadaki bütün problemli konuların Türkiye'yi hedef aldığını düşünenlerdenseniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurul çalışmalarının sona erdiğini de düşünebilirsiniz.
Oysa önceki gün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail'i Gazze'de soykırım yapmakla suçlayan bir konuşma yaptı... Bu konuşma ertesinde Amerikan ve İsrail sözcüler Abbas'ı teröre destek vermekle suçlayan demeçler verdiler. Daha sonra da Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Amerikan dış politikasının genlerinde hâlâ soğuk savaş bilgilerinin bulunduğunu söyledi.
Onlar da konuştu
Kısacası dünya sadece Türkiye'den ibaret değil... Ama dünyada tüm olup bitenleri izlemek zor... Bu nedenle Türkiye'deki iktidara dönük ak ve kara çizgisindeki tartışmalara takılarak iç ve dış siyaseti anladığını sanmak, bazılarını tatmin edebilir. Hatta bu arada Öcalan'ın IŞİD'e bir "İsrail projesi" olarak baktığını görmezden gelerek de, güneyimizdeki gelişmeler içinde Kürt realitesinin yerini anlamaya çalışabilirsiniz. Kandil, Erbil, PKK, HDP, PYD, Rojava arasında "Acaba Barış Süreci kimin işine gelmiyor" diyerek dolaşıp durursunuz...
Aslında siyaset ayrıntılar üzerinde gelişen zor bir meslektir... Ama bu mesleğin derinliklerine inmeden kaba söylemlerle, yargılara varmak da mümkündür.
İktidarı desteklemek
Örneğin bir seçilmiş iktidarı desteklemek ile bu iktidarın bütün kararlarına ve icraatına kayıtsız şartsız destek vermek aynı şey değildir. Eğer ülkenizde askeri ve sivil vesayet organları ideolojik devletin gerekçelerini kullanarak seçilmiş iktidarları hep gayrı meşru ve halkı da cahil ve bilinçsiz görmüşlerse... Ve nihayet seçilmiş bir iktidar, taviz vermeden bunlarla mücadele etmeye başlamışsa, o iktidarı desteklemek insanlığın gereğidir.
Eğer resmi ideolojinin tabu olarak gördüğü yurt ve dünya sorunları artık özgürce ve şeffaf biçimde tartışılıyorsa... Eksik sayfalarla dolu resmi tarih öğretisi bir kenara bırakılıp, kendi tarihimizle yüzleşmek süreci başlamışsa... Bu süreci gerçek kılanlar desteklenir...
Halka güvenmek
Hele bir de geriye dönmeyi isteyenlerin arasında bir de kendilerini dini cemaat diye tanımlayan çıkar grupları devlet içinde devlet kurmaya teşebbüs etmişlerse, seçilmiş iktidarı bunların karşısında desteksiz bırakmak bir nevi insanlık ayıbıdır.
Ama seçilmiş iktidarın tüm kararlarını doğru bulduğunuz ve kayıtsız şartsız evet dediğiniz anlamına gelmez bu desteğiniz... Neticede o kararları seçilenler alır. Siz ise gözlemci ve yorumcu konumundasınızdır...