Aklımız Batı'da olsa da bedenimiz bu coğrafyanın kültürel birikimleri üzerinde geliştiğine göre "Komplo Teorileri"ne takılmadan, siyaseti yorumlamak pek mümkün değildir.
Çünkü Ortadoğulular gerçekleri derinine anlamaya çalışmak yerine kolaycılığı ve aceleciliği yeğ tutarlar ve komplo teorileri ile gelişmeleri anlamaya çalışırlar. Topraklarından petrol fışkırmasına rağmen yoksulluktan kurtulamayan halk kitleleri, ülkelerindeki siyasal düzenin çarpıklığının nedenlerine inmek yerine Siyonistlerin ve emperyalistlerin kendilerini geri bıraktığına inanırlar. Bu çarpık yaklaşım da, sonunda daha büyük yanılgılara sürükler onları...
İptal davası mı?
IŞİD'ın elindeki konsolosluk personelinin kurtarılması ertesinde, bu operasyona ilişkin olarak yerli komplo teorisyenlerinin ne tür akla hayale gelmesi zor şeyler ürettiklerini sizler de izlemiyor musunuz? Eğer sosyal medyadaki hezeyanlara kendinizi kaptırırsanız, her açıdan başarılı diplomasinin ve yönetim tarzının ürünü olan bu "Kurtarma Operasyonu"nun iptali için birilerinin Anayasa Mahkemesi'nde dava açacağını bile düşünebilirsiniz.
Ama bu da galiba bu coğrafyaya özgü bir davranış... Seçimlerde kaybedenlerin "Neden kaybettik" sorusuna cevap arayıp kendilerini ve izledikleri siyaset tarzını yenilemek yerine yargıya gidip seçim sonuçlarını iptal ettirmek için dava açmaları, alışılmış bir davranış değil mi?
Tarihi yanılgı
Tarih ve sosyoloji gibi bilimleri yok sayarak güncel gelişmelerden aceleci sonuçlara varma tarzının bizi ne tür yanılgılara sürüklediğini hatırlamaya çalışın. Örneğin Tunus'taki kalkışmayla başlayıp Suriye'deki iç savaşa dayanan, Sisi gibi, IŞİD gibi yansımalarla bugüne dayanan "Arap Baharı"na dönük ne tür yanılgılara düştüğümüzü hatırlamıyor musunuz?
Çoğumuz "Arap Baharı"nın Ortadoğu ülkelerine demokrasiyi getireceğini düşünmemiş miydik o günlerde? Bizim acelecilerimiz de "Gezi Kalkışması"nda aynı yanılgıların rüzgârına kapılmadılar mı? Halkın ve büyük çoğunluğun eğilimlerini ve demokrasiye olan bağlılığı görmek yerine, seçim sandığının teferruat olduğunu düşündüler.
Batı doğruyu gördü
Bu kesimin mensupları tencere tava seslerinden Türkiye'yi anlamaya çalıştılar. Bu da yetmezmiş gibi 19-24 Aralık dost-modern darbe girişimine kapılıp, kendisini "Cemaat" olarak sunan bir örgütün ülke yönetimini ele geçireceği yanılgısına düştüler.
Okumuş yazmış, ergenlik çağını geçmiş ve birikimli oldukları varsayılan bu kesimin artık "Hata yapmışız" demek yerine hâlâ saplantılı biçimde yanlışlarına sarılmaları, bu coğrafyaya özgü bir davranıştır. Oysa "Batı"yı temsil edenler komplo teorileri yerine gerçeklere dönük yaşadıkları için artık sokaklara ve bu sokaklarda iktidar arayanlara da, "Paralelciler"e de kulak vermiyorlar. Türkiye'nin görüşünü öğrenmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ya da Başbakan Davutoğlu'nu dinliyorlar.