Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan CHP'ye yeniden Genel Başkan seçildiği için, Kemal Kılıçdaroğlu'nu kutlamış... Kutlama mesajını alan Kılıçdaroğlu'nun bunu nasıl yorumlayacağı ve bundan sonra izleyeceği siyasetin yönünü nasıl belirleyeceği henüz bilinmiyor.
Bir ihtimal bu kutlama mesajının Kılıçdaroğlu'nu öfkelendirmesi olabilir... Hiçbir seçimi kazanamayan ve son "Kurultay zaferi"ni de yıpranarak elde eden CHP Genel Başkanı, "Erdoğan beni kutlayarak benimle alay mı etmek istedi" diye düşünebilir.
Diğer bir ihtimal de Kılıçdaroğlu'nun bu kutlama mesajı ile siyasetin gerçeklerini intikal etmesi ve görmezden geldiği görgü ve nezaket kurallarına uyma zamanının artık geldiği kararına varması olabilir. Başka bir deyişle, kendisi yok saysa da Türkiye Cumhuriyeti'nin hem de halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı tüm dünya kabul ederken, kendisinin bu gerçeği boykot etmesinin anlamsızlığını görebilir.
Akıl ve uyum
Aslında gerçekleri görebilmek ve bu gerçeklere uyumlu davranmak siyaset dışındaki genel akıl sağlığının da göstergesi değil midir? Bu gerçekleri kabullenip bunlara uyumlu davranmak zorunluluğu, bazı insanlar için can sıkıcı olabilir.
Ayrıca beğenmediğiniz bu gerçekleri değiştirmek için de öncelikle bu gerçeklerin varlığını kabullenmeniz gerekir. Ama devekuşlarının başlarını kuma gömdükleri zaman görünmez olduklarına inandıkları şeklindeki şehir efsanesi doğru olsa bile, bu inancı insanların da benimsemesi, hastalıklı bir davranıştan öteye gidebilir mi?
Mesleklerini nasıl doğru biçimde icra edeceklerini profesyonel siyasetçilere öğretmeye çalışmak biz yorumcuların vazgeçilmez alışkanlıklarımızdan biridir. Bunu yaparken siyasetçinin sırtında taşıdığı sorumluluğu taşımayan ve sırtımızda yumurta küfesi bile olmayan biz yorumcular, bazen ölçüyü kaçırabiliriz de... Bu nedenle ben Kılıçdaroğlu'na "Madem o seni kutladı, o zaman sen de Erdoğan'ın başarısını kabullen" benzeri bir yol gösterme girişiminde bulunmayı doğru bulmuyorum. Ancak bu arada Kılıçdaroğlu'nun eski davranışlarını sürdürmesi halinde, ne elde edeceğini merak da etmekteyim...
Danışma mekanizmaları
Onun son Kurultay'daki konuşmasını izlerken de, daha sonra bu konuşmanın içeriğine kendi partilileri tarafından seslendirilen tepkilere kulak verirken de, Kılıçdaroğlu'nun siyasi düşüncelerini ve davranışlarını şekillendirirken bir danışma mekanizmasını çalıştırması gerektiğini görmemek mümkün değil. Bu mekanizmaları çalıştırabilseydi mesela konuşmasında eleştiri konusu olarak kullandığı "Rakı sofraları" kavramının, bazıları tarafından Atatürk'e dayandırılacağını görebilirdi... Deniz Gezmiş'in mezarını ziyaret ettiğini anlatmak isterken Deniz Gezmiş yerine Deniz Baykal demezdi...
Ders olsun...
Kısacası "Erdoğan'ın kutlama mesajı karşısında nasıl davranacağıma sadece ben karar veririm" demesi halinde Kılıçdaroğlu'nun yeni bir hatalar zincirini başlatması ihtimalini düşünmemek mümkün değil. Unutmayalım ki Ekmeleddin İhsanoğlu'nun CHP'nin de adayı gösterilmesi şeklindeki hata, Erdoğan'ın birinci turda Cumhurbaşkanı seçilmesi ile sonuçlandı...
Dilerim Kılıçdaroğlu artık bir noktada "Bu bana ders olsun" demeyi düşünür ve Gezi Parkı kalkışmasına veya Pensilvanya'ya dayanılarak değil meşru siyasetin dinamiklerine dayanılarak, CHP'nin iktidar alternatifi olması için çalışır.