Tribünlerden sahada oynanan siyaset maçını izleyen amatörler tıpkı futbol seyircileri gibi, her yeni gelişme karşısında "Ben olsaydım öyle değil böyle yapardım" içerikli yorumlar yaparlar... Bu siyaset amatörlerinin yorumlarının fazla bir anlam taşımadığı da, en fazla siyasi partilerin iç hesaplaşmaları sırasında fark edilir.
Buna bir örneği CHP'nin bitmez tükenmez kurultaylarından biri daha yaklaşırken yapılan yorumlardan verebiliriz...
Seçim zaferi kazanmak yerine kurultay zaferleri ile yetinen bir kadronun iç hesaplaşması, bu siyaset amatörleri tarafından geçmişte olduğu gibi yine "CHP'nin kendisini yenileme arayışı"nın bir yansıması biçiminde yorumlanmıyor mu?
Amerika da yanıltılıyor mu?
Bu siyaset amatörlerinin yanılgılarından bir diğeri de AK Parti'de Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül arasında çıkacak bir kavga sonunda bu partinin bölüneceğine ilişkin yorumlardan verilebilir. Bu amatörler dış dünyanın medyasını da etkilediler. Örneğin 18 Ağustos tarihli "New York Times"ın imzasız başyazısında "Başbakan Erdoğan'ın otoriter yönetime gidişi onun Abdullah Gül'le ilişkilerini zedeledi. Ama Gül Erdoğan'ın doğrudan karşısına çıkar mı, bu bilinmiyor" benzeri çeşitlemeler vardı.
Yazan bir Türk mü?
Bu başyazının tamamını okuduğunuzda yazanın bir Amerikalı değil de her öngörüleri yanlış çıkan Türkiye'nin kayıt dışı siyasetinin kötü niyetli amatörlerinden biri olduğunu da düşünebilirsiniz... Çünkü Erdoğan'ın kendisine örnek aldığı Amerikan Başkanlık Sistemine olan yaklaşımı, bu başyazıda "Türk demokrasisine bir tehdit" şeklinde değerlendiriliyordu. Eğer bu mantık çizgisinden giderseniz, Amerikan demokrasisinin sağlığına kavuşturulması için ABD'nin Başkanlık Sisteminden, Parlamenter Sisteme geçmesini de önerebilirsiniz.
Veda resepsiyonu
Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül'ün ilişiklerine gelince...
Eğer "Gülen Örgütü"nde veya "Alman İstihbaratı"nda dinleme görevlisi değilseniz, bu ikili baş başa olduklarında neler konuştuklarını bilmeniz imkânsızdır... Ama Gül'ün Veda Resepsiyonu'nda söyledikleri ve eşinin bazı gazetecilere tepki göstermesi, bu konuyu biraz aydınlatabilir. Bu arada kayıt dışı siyasetin kötü niyetli amatör yorumcuları Gül'ün "Siyasete de devlet hayatına da benim kazandırdığım Dışişleri Bakanı Ahmet Bey yeni Başbakan olacak" içerikli sözlerini, "Gül Erdoğan'dan rol mü çalıyor" diye değerlendirebilirler.
Halk kazandırdı
Ama sonuçta Gül çok başarılı ve Hükümetle uyumlu bir Cumhurbaşkanı olarak görevini Erdoğan'a devrediyor... Ve kesin olan şey Gül'ü Cumhurbaşkanlığına kazandıranların başında Erdoğan'ın bulunması, buna karşı Erdoğan'ı siyasete de, devletin zirvelerine kazandıranın Gül değil "Halk" olmasıdır.