Önceki gün sevgili Ali Şen'in Bodrum'daki evinde "Zaman Tüneli"ne girdim... Yanımdaki koltukta Süleyman Demirel oturmaktaydı. Nahit Menteşe ile İsmet Sezgin'in sohbetlerine, Yavuz Donat ve Can Pulak katılmaktaydılar. Bu arada Can Pulak'ın nikâh şahidinin Nahit Menteşe olduğunu da öğreniyorduk...
Karşımızdaki koltukta oturan Celal Doğan Zincirbozan'daki günlerini anlatıyordu. İhsan Sabri Çağlayangil beraberinde köpeğini de getirmek isteyince, Zincirbozan'ın komutanı "Bunun için Konsey'in izin vermesi gerekir" demiş... Konsey de hem Çağlayangil'in köpeğinin kampa alınmasına, hem de gözaltındaki siyasilerin alkollü içkiler içebileceklerine izin vermiş... Ve sonunda viski yetiştiremedikleri için, Tekirdağ'dan partililerce getirilen rakıya dönmüşler...
90 yaşına giriyor
Süleyman Demirel önümüzdeki kasımda 90 yaşına giriyor. Bedeni çok yorgun, ancak koluna giren iki kişinin yardımı ile yürüyebiliyor.
Ama zihni onu ilk tanıdığım 1964 yılındaki gibi berrak... Şimdi onun sağlığı doktoru Aylin Cesur'un gözetiminde. Ali Şen'in torununu yitirmesine değinerek "Bu günkü ziyaretimin ana nedeni, Şen'in acısını paylaşmaktır" diyor.
Ona "Başbakan olduğunuzda biri size 'Sovyetler Birliği çöküp dağılacak, Çin de kapitalist dünya ekonomisi ile entegre olacak' deseydi, inanır mıydınız" diye soruyorum... Gülüyor ve "Nasıl inanabilirdim ki" diyor. Sonra ekliyor:
- Geçmişe bakıp zamanın nasıl hızlı ve radikal değişiklikler getirdiğini düşünürken, geleceğe bakmayı da unutmayın...
Bundan 50 yıl sonra nasıl bir dünyada yaşayacağınızı tahmin edebilir misiniz?
Kedinin rengi önemli değil
Bunları söyledikten sonra Çin'in kapitalistleşmesine değiniyor... "Onlar için kedinin beyaz veya siyah olması değil, rengi ne olursa olsun kedinin fare tutabilmesi önemlidir" diyor.
Günlük siyasetteki gelişmeler üzerinde konuşulurken ona hatırlatıyorum...
- Siz Adalet Partisi'nin başında seçime girdiğiniz dönemlerde, benim çalıştığım gazetelerin anketlerinde hep seçimi CHP'nin kazanacağı şeklindeki sonuçlar çıkardı... Ama her defasında seçimi Adalet Partisi ve siz kazanırdınız... O dönemde olduğu gibi bugün de halkın sağduyusu ve tercihi seçim sonuçlarını belirliyor, diyorum...
Bir anı
Hafızası eskisi gibi çok güçlü. İstinye'deki evimizde onu ağırlarken ikram ettiğimiz Antep yemeklerini hatırlatıyor. O gün pencereden Boğaz'a bakarken yanına gitmiş ve "Şu Boğaz Köprüsü'nü daha geniş yapsaydınız trafik tıkanmazdı" demiştim. Bunları duyunca duvarda asılı, babam Cemil Sait Barlas'la İsmet İnönü'nün yan yana oturdukları fotoğrafı işaret etmiş ve şöyle demişti:
- Kadere bak... Ben Boğaz'a köprü yapacağım dediğim zaman İnönü İstiklal Madalyası'nı meclis kürsüne vurur ve "Yaptırmam" derdi. Şimdi İnönü'nün resminin asılı olduğu evde bana birisi "Köprü'yü neden dar yaptırdın" diye hesap soruyor.
Bu cevap üzerine hepimiz kahkahalarla gülmüştük.
İktidar ve muhalefet
Önceki gün Demirel'e bu olayı hatırlattıktan sonra "Ama siz Başbakanken ana muhalefet lideri İsmet İnönü'ye hep özen gösterdiniz, özellikle dış politika konusunda onu hep bilgilendirdiniz" dedim. Başını sallayıp beni doğruladı ve ekledi:
- Bu demokrasinizi ana kuralıdır... Farklı düşünenlerle de diyalogunuzu hiç kesmeyeceksiniz...
Demirel'e veda edip ayrılırken, Türk siyasetinin son yarım yüzyılına da veda ettiğimi hissettim... Onun "Bundan 50 yıl sonra nasıl bir dünyada yaşayacağınızı tahmin edebilir misiniz" demesini hatırladım ve "Bir yıl sonra bile nasıl bir dünyada yaşayacağımızı ve hatta yaşamakta olacağımızı görmek mümkün mü ki" dedim kendi kendime...