İsrail'in Gazze'yi hedef alan terörist saldırısı karşısında, aklı başında ve dünyadaki gelişmeleri izleyen bir insan ne diyebilir?
Mesela "Birleşmiş Milletler düzeninin bir balon olduğu iyice ortaya çıktı" diyebilirsiniz.
Mesela Merkel'in "Almanya İsrail'in yanındadır" içerikli açıklamasına bakıp " Yahudilere karşı uyguladıkları soykırımdan kaynaklanan vicdan azabının baskısı Almanları ebediyete kadar takip edecek" dersiniz...
New York'taki iki gökdeleni yıkan terörist saldırıya karşı Afganistan'ı ve Irak'ı işgal eden Amerika Birleşik Devletleri'nin, Gazze'nin yerle bir edilmesini ve çoluk çocuk ayırımı yapılmadan Gazzelilerin katledilmelerini kayıtsızlıkla izlemesini ayıplayabilirsiniz.
Mısır'da Mursi'yi darbeyle deviren Sisi'nin İsrail'e uyumlu siyasetine bakar ve "Demek darbenin arkasında gerçekten İsrail de varmış" diye düşünebilirsiniz.

Meğer ne anlamış
Ama Gazze'de olup bitenleri izledikten sonra bir Türk vatandaşı olarak "Devletler çapında güçsüzlüğümüzün ve dünya dengesinde hiçliğimizin ağırlığını bir kere daha hissediyoruz" şeklindeki bir açıklamayı duyarsanız, kendisini "Din adamı" diye sunan bu açıklamanın sahibinin, iç siyasette rol almaya hevesli ikinci sınıf bir politika amatörü olduğunu düşünmez misiniz?
Aslında Türk siyaset ve düşünce hayatının bir talihsizliğini de yansıtıyor bu durum... Yılların CHP'si bile siyasette ikinci sınıf amatör ama para hesaplarında ve örgütlenmede profesyonel olan bu politika heveslisinin iğvasına kapılıp, ona biat etmedi mi?

Sessiz bir çığlıkmış
Her fırsatta ve her ne olursa olsun Başbakan Erdoğan'a ve ailesine hakaret etmeyi "Siyaset etmek" olarak görenlerden herhangi birinin "Peygamber emirleri ile hakaret tweetlerinin ikiye katlanması" şeklindeki maskaralığa, bu heveslinin onay vermesini eleştirdiklerini hiç duydunuz mu?
Kendince siyaseten rakip gördüklerine, yani Türk halkının seçerek iktidara getirdiği kadrolara ellerini havaya kaldırıp, bağıra bağıra dizlerine vurarak beddua eden bu kişi İsrail'e karşı öylesine nazik ki... Medyadaki müritlerinden biri "Onun sessizliği aslında çığlıktır" diye yorumlamış bu nezaketi...

Kağnının gölgesi
Aziz Nesin'in "Zübük"ünde kağnı gölgesinde yürüyen yerden bitme yaratığın, bunu kendi gölgesi zannetmesi hikaye edilmişti. Bunlar da AK Parti iktidarının gölgesini, kendi gölgeleri zannetmediler mi? Bu yanılgıları "Dost-modern darbe" yapmaya teşebbüs ettikleri anda açığa çıktı... 30 Mart yerel seçimleri ile de gölgeden güneşe çıktılar ve siyaseten bir hiç oldukları anlaşıldı...
Ama hala akıllanmadıkları ortada... Amerika'dan bakıp Türkiye'nin güçsüzlüğünü gördüklerini falan söylüyorlar. Bunu da "İtifak"tan sonra düşünmüşler... Aslında bunların dünya işlerinden ilginin kesilmesi gereken "İttifak"ı kazaya uğratmak yerine, dünya işlerini nasıl yozlaştırdıklarını anlatacakları "İtiraf"ı seçmeleri daha doğru olmaz mıydı?