Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

'Vizyon belgesi' yeni bir dönem başlatabilir

Başbakan ve Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan'ın açıklaması beklenilen "Vizyon Belgesi"nin, seçime uzanan dönemdeki siyasal ortamı farklı bir zemine taşıyacağını ümit etmek durumundayız.
Bu "Farklı Zemin" beklentisi ile ifade etmek istediğimiz şey, seçimde yarışan tarafların birbirlerini hedef alan karalama kampanyalarını artık bırakmaları ve seçmene sunacakları vizyonları ile demokratik rekabeti sürdürmeleridir. Eğer Erdoğan'ın "Vizyon belgesi" bu farklı zeminin gerçekleşmesini sağlarsa, en az içeriği kadar ilgi çekici olur. Neticede dün de Ekmeleddin İhsanoğlu kendince bir vizyon açılımı yaptı...
Kuşaklar boyudur siyasetçilerin karşılıklı karalamalarını izlemekteyiz. İşin garibi ne askeri darbeler, ne de yaşanılan siyasal krizler, Türk siyasetçilerini bu kötü alışkanlıklarından caydırabilmiştir.
Yani şimdi gündemde cumhurbaşkanı seçiminin bulunması ayrıntıdır... Önemli olan demokratik rekabetin vizyonlara değil, karşılıklı karalamalara endekslenmesidir.

Hep aynı üslup

Bu söylediğimizi kanıtlayacak örnekler siyasi tarihimizde o kadar fazla ki... Mesela 1979'un 14 Ekim genel seçim kampanyasında rakipler birbirleri hakkında nasıl konuşmuşlar, hatırlayalım:
-Kanlı elleri ve faşist militanları ile bu hükümeti yıkmaya çalışıyorlar. (Başbakan ve CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit)
-CHP'nin sınırsız ihtirası ülkeyi bir maceranın eşiğine getirmiştir. Tetik çeken parmakların manevi sorumlusu, memleketin her köşesine kan sıçramasına sebep olan laf ebeleridir. (Süleyman Demirel)
-Bazı kişiler gençleri cinayete teşvik ediyor.
Bu kişilerin cezaevine girenlere "Siz korkmayın, bu hükümet düşecek siz kurtulacaksınız" şeklindeki mektupları elimizdedir. (Bülent Ecevit)
- Yolsuzluklar ayyuka çıkmış, milletin geleceğine olan güveni sarsılmıştır. Hem gidecekler, hem de kırıp döktüklerinin hesabını verecekler. Millet bunların kötülüklerini unutmayacaktır. (Süleyman Demirel)
İsterseniz daha geriye gidelim... Mesela "Basın Hürriyeti" konusunda 1930'ların Başbakanı İsmet İnönü ve 1950'lerin Başbakanı Adnan Menderes ne demişler, onları hatırlayalım:

İnönü ve basın hürriyeti
Önce "Başvekil İsmet Paşa Hazretlerinin 5/7/1931 tarihinde Büyük Millet Meclisi'nde vaki olan beyanatları"ndan bir bölüme bakalım: "Bir cemiyetin hayatını mütemadiyen fena gösteren bir neşriyat o memlekette hiçbir hayır vücuda getirmez... Matbuat hürriyetinde şuurlu bir murakabe ifa etmek değil de münhasıran fena göstermek maksat olursa, bununla yapılan murakabe suiistimalatı tenkis etmez, bilakis doğru yoldan sapmaya müstait olanları hırsız olmaya teşvik eder. Çünkü namuslu adamın kolayca hırsızlık ile itham edilmesi ve hırsız muamelesi görmesi, asıl hırsızları herkesin kendileri ile beraber olduğu zannına düşürür ve hırsızlar utanacak bir mevzu kalmadığını iddia ederler.

Menderes ve basın hürriyeti
Şimdi de Başvekil Adnan Menderes'in "1955 yılı bütçe görüşmelerindeki konuşması"ndan bir bölüm aktaralım:
"Hürriyet, onu başına bir mürekkep kovasını geçirir gibi geçirip palyaço gibi ortaya çıkacaklar için bir felaket teşkil eder... Bu memlekette 30 tane komünist gazetesinin, 40 tane dini istismar eden, en mukaddes mefhumları adi politika ihtiraslarının ve sefil kazanç endişelerinin baziçesi yapan gazetelerin nasıl ortaya çıktığını da biliyorsunuz.
Onların neşriyatı bir takım siyaset haydutlarına cesaret verdi... Niçin tedbir almak zaruretini duyduk. Bize burada demokrasi edebiyatını kitaptan okuyorlar.
Biz onun hayatından geldik, içinden yetiştik."
Bu söylemler ve bu üslup herhalde artık geride bırakılmalıdır. "Vizyon Belgesi"nin bunu sağlayacağını ümit ediyoruz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA