Leşlerden beslenen hayvanları sevimli bulan var mıdır?
Bir akbabayı ya da bir sırtlanı okşamayı düşündünüz mü hiç? Bir insan hakkındaki en aşağılayıcı söylemlerden biri de, "Leş kargası" değil midir?
Felaketlerden, ölümlerden, kargaşadan beslenen insanların da var olduğunu hepimiz biliriz... "Savaş zengini" sıfatı, bunların bir bölümünü niteler.
Hafta başında NTV'de BDP'nin Urfa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Osman Baydemir'le söyleşirken, konu Suriye'ye geldi... Bu konuda Osman Baydemir, çarpıcı bir tahlil yaptı.
KANLA BESLENENLER
Özetle şöyle dedi:
- Eğer dünyaya hükmeden güçler isteseler ve karar verselerdi Suriye'deki katliam ve iç savaş, en fazla altı ayda bitirilirdi. Ama bu ülkenin yıkımından kâr sağlamayı bekleyenler var... İleride Suriye'de iç savaş bitince bu ülkenin yıkıntıları kaldırılacak. Yeni tesisler inşa edilecek, harabe haline dönüşmüş yapılar onarılacak. Şu anda Suriye'deki iç savaşta silah satarak insan kanını paraya çevirenler, ileride inşaatçılar ve ihracatçılar olarak bu ülkeye gelecekler. Şu anda bu katliamı uzaktan izleyenler de, o dönemde bu ülkeyi yeniden dizayn eden uluslararası aktörler olarak sahneye çıkacaklar...
Ne kadar doğru ve gerçekçi bir gözlem değil mi bu?
KİM ÖDEDİ, KİM KAZANDI?
1984'te başlayan ve bir yıl önceye yani "Barış Açılımı"na kadar süren Güneydoğu'daki terör döneminin maliyetinin 300 milyar dolara ulaştığı hesap ediliyor. Düşünün ki bu parayla 150 Boğaz Köprüsü yapılabilir...
Peki bu büyük rakamı kimler ödedi ve bundan kimler kâr payı aldı acaba?
Ödeyenler Türkiye'de yaşayan, Türk'ü, Kürt'ü ile hepimiziz. Ülkenin kalkınması, insanlara hizmetlerin sunulması, bölgesel sosyal adaletsizliklerin giderilmesi yerine, bu 300 milyar dolar ölüme, savaşa, dehşete harcanmıştır.
Terörün rantını ise silah satıcıları, bölgedeki istikrarsızlıktan yararlanan uyuşturucu tacirleri, silahı siyasete yeğ tutan Türk ve Kürt siyasetçiler, militarizmden ve ırkçılıktan, nefretten beslenen odaklar paylaşmışlardır.
YETER ARTIK
İçinde bulunduğumuz dönemde Güneydoğu Anadolu'nun yaşamakta olduğu barışa destek vermek yerine, Batı Anadolu'nun kentlerini ve demokratik düzeni de şiddete, kamplaşmalara sürüklemek isteyen "Leş kargaları"nı teşhis etmeliyiz.
"Hizmet ediyoruz" diyerek "Nefret" sunanlar, fitne tweetlerini iki katına çıkartmayı "İbadet"in gereği olarak görenler, Gezi Kalkışması'nı "Aydınların bunalımı" olarak gösteren sözde aydınlara rehberlik ediyorlar... Onları siyaseten de yönlendiriyorlar.
Bereket ki "Halk" var... Bu halk artık "Seçmen" kimliğini aldığı anda, leş kargalarına meydanı bırakmayacak bilince ulaştı... Pazar günü bunu göreceğiz.