Woody Allen kendisiyle alay etmek için "Ben entelektüel değilim, görünüşüm öyle" der ya...
Bizde de görünüşleri demokrat ve hatta liberal demokrat olan, ama aslında Erdoğan takıntılarından başka hiçbir tutarlı görüşleri olmayanlar o kadar çok ki... Ama bunlarda Woody Allen'in yürekliliği olmadığı için, görünüşlerini gerçek kişilikleriymiş gibi sunarlar.
Aslında görünüşlere aldanmamayı bunca deneyim sonunda öğrenmiş olmamız gerekiyor. "Din adamı" görüntüsü altında kimlerin neler çevirdiğini görmedik mi? "Kürt sorunu barışçı çözüme bağlanmalı" çizgisinde yazılar yazanların PKK'yı kışkırttığını, "Öcalan sizi satıyor" diyerek Barış Açılımı'nı sabote etmeye çalıştığını da görmüyor muyuz?
28 Şubat post-modern darbesinin basındaki aktörlerin o dönemdeki zeminleri "Kartel Medyası"ydı... Şimdi buna "Cemaat Medyası" da eklendi. Eski ve yeni aktörler şimdi bu genişletilmiş zeminde "Seçmenin kararı olmasın da ne olursa olsun" şarkısını birlikte söylüyorlar.
Hace Hanım'ın kolonyaları
Görünüşe aldanmamak gerektiğini çok somut biçimde Diyarbakır'ın bir köyünde tanık olduğum durumda görmüştüm.
Bir genel seçim öncesinde izlenimlerimi yazmak amacıyla Diyarbakır kırsalında köyleri ziyaret ediyor, röportajlar yapıyordum. Bir köyde her şeyi bildiği, gelişmeleri en sağlıklı biçimde değerlendirdiği söylenen, yaşlı bir kadının evine götürdüler beni. Hac farizasını da yerine getirdiği için, bu kadına "Hace Hanım" diyorlardı köylüleri...
Minderlerin üzerinde karşılıklı oturduk, sohbet ettik. Hace Hanım'ın yanındaki sehpanın üzerinde kolonya şişeleri doluydu. Benim sorularıma cevap verirken, sürekli avucuna kolonya doldurup, burnuna çekiyordu...
Bu hanımla siyaset ve yaşam üzerinde gerçekten renkli ve ilgi çekici bir söyleşi yaptım. Sohbeti çok renkliydi... Okuma yazması olmayan bu hanım, konuşurken bilgece sözler söylüyor, düşünceler arasında adeta uçuyordu. Ümmi olabilirdi ama kesinlikle cahil değildi...
Ağız kadar burun da önemli
O kulübede kaldığım sürede iki şişe kolonyayı burnuna çekerek bitirdi.
Anladım ki Hace Hanım alkolikti. Ama köyündeki sosyal konumu dolayısıyla içki içmesi mümkün değildi. Bunun yerine burnuna kolonya çekerek, alkol bağımlılığının gereğini yapıyordu. Kolonyadaki alkol kanına karıştıkça da, düşünceler arasında uçmaya başlıyordu.
Köylüleri demek ki bu durumu kabullenmişlerdi. Onun alkol bağımlılığını görmezden gelip, onun aklını görmeyi yeğ tutmuşlardı.
Siz siz olun... Ağızlarından demokrasi ve özgürlük benzeri kavramlar çıkaranların, burunlarını nerelere soktuklarına mutlaka bakın... Ellerini eteklerini dünya nimetlerinden çektiklerini söyleyenlerin gündüz külahlı, gece silahlı türden olup olmadıklarını da araştırın. Rüyalarında meleklerle birlikte olanların, uyanıkken şeytanlık yapıp yapmadıklarını kontrol edin...