Bütün eksiklerine ve aksak yanlarına karşın özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi, gerçekten toplumların sahip olduğu en iyi yönetim tarzıdır... Demokrasinin sağladığı nimetlerden çok önemli bir tanesi de kesinlikle "Şeffaflık"tır.
İstediğiniz kadar iktidarın sağladığı korunmalara ve güce sahip olun... Eğer seçilmişseniz, tüm yaşamınız kamuoyunun gözetimi altındadır. Gizli kapaklı bir işiniz varsa, bu mutlaka sonunda açığa çıkar. Yasa dışı işiniz varsa, bunun hesabı mutlaka sorulur.
Yaşamlarını ve uğraşlarını bir karartma perdesi arkasında sürdürenlerin, demokrasinin bir hayat tarzı olarak benimsendiği toplumlarda asla siyasete heves etmemeleri gerekir. Hele hele iktidara ortak olmayı düşünmeleri ölümcül bir hatadır...
Bu söylediğimizin son örneğini Fethullah Gülen'in yaşadıkları ile görmedik mi?
Meğer ne fakirmiş
Kendini ibadete ve hizmete vermiş, bir lokma bir hırka ile yetinen, kendisinden "Bu fakir" diye söz eden ve dünyevi hırslara uzak bir portre olarak uzun yıllardır sunulan "Hocaefendi" bir anda, milyarlarca dolara hükmeden, siyasi hırsları ve hesapları olan, kayıt dışı siyasetin hırslı bir aktörü olarak görünüverdi.
Kendi medyası, finans kurumları, vakıfları, üniversiteleri, dershaneleri bulunan holding niteliğindeki "Gülen Cemaati"nin siyasete dönük hesaplarının bulunmadığını bugüne kadar görememek, aslında bir nevi uyurgezerlikti... Ama bu gerçeği gizlemek konusunda başarılı olmuşlardı muhteremler...
İhtiras ve akıl ilişkisi
Ancak öyle anlar gelir ki insanın ihtirasının boyu, aklının boyunu aşar... Önce MİT'e karşı girişilen 7 Şubat operasyonu, sonra da 17-25 Aralık arasındaki yargı darbesi girişimi ile gerçek tablo ortaya çıkıverdi... Gülen'in "Beddua"sı ve arkasından sosyal medyada yayınlanan ve sözcüleri tarafından doğrulanan telefon konuşmaları, durumu iyice şeffaflaştırdı.
Sonuçta Gülen partisi olmayan bir kayıt dışı siyaset aktörü olarak, şu anda Başbakan Erdoğan'ın ve AK Parti'nin rakibi konumunda.
Ve Başbakan Erdoğan da, diğer meşru siyasetçiler de, aileleri, çevreleri, tüm ilişkileri ile ne kadar kamuoyu önündeyseler, Fethullah Gülen de aynı durumda... Bu noktadan sonra kendisini dünyevi hırslardan uzak, nefsini ibadete ve hizmete adamış, inzivaya çekilmiş, iki cekete sahip bir derviş veya bir keşiş gibi göstermeye çalışması sadece gülünç oluyor.
CHP'ye katılabilir
Kendi kanalında yayınlanan vaazlarının da, artık siyasi konuşmalara dönüştürülmesi, şeffaflığın ve gerçekçiliğin bir gereğidir. Kendisine ait yayın organlarında yer alan görüşleri kimin yönlendirdiği, zaten kamuoyunda biliniyor.
Ayrıca açığa çıkan siyasi ihtirasının bir diğer gereği de, ya bir siyasi partiye (mesela CHP'ye) katılması ya da kendi siyasi partisini kurmasıdır. Bu arada sahip olduğu işletmeleri temsilen TÜSİAD'a üye olması da herhalde yadırganmaz. Böylece tespihler, imzalı kol saatleri verdiği ideal arkadaşlarıyla da birlikte olacaktır.
Yaşamayı tercih ettiği Amerika'nın kültürüne ilgi duyuyorsa, bu toplumun benimsediği yönetim ilkelerinden birinin "Olayları yönlendiremediğiniz zaman, kendinizi yönlendirmeyi deneyin" şeklinde olduğunu belki öğrenmiştir.