İnanılacak gibi değil... Sanki dünyadaki ve bu bölgedeki tek ülke Türkiye... Ne Suriye'de, ne Irak'ta olanlar ne de Kırım'a ilişkin gelişmeler, Türkiye'yi etkiler. Yüzbinlerce Suriyeli de canlarını kurtarmak için değil, turistik ziyarette bulunmak için Türkiye'ye sığındılar...
Bu dünyada izlenmesi gereken tek önemli olay, Türkiye'de "Siyaset" adına sergilenen gelişmelerdir. Çünkü Türkiye'de iktidarı ele geçirmek, dünyaya da hâkim olmak anlamına gelir. Bu nedenle iktidarı belirlemek için sadece seçim sonucunu beklemek, mümkün değildir.
Bu amaçla düzmece kasetler de üretilebilir ve seçim sandığını teferruat olarak gören partiler, kampanyalarını bu kasetler üzerinde kurabilir de...
İktidar olmanın seçim kazanmaya değil kulis yapmaya bağlı olduğunu düşünen siyasi düşünce özürlüler için, bir Esopyen öykü vardır... Belki unutmuş olabilirsiniz bunu...
Bir kez daha hatırlatayım:
Kulis ve algı yönetimi
Ormanda yeni kralı belirlemek için seçim yapılıyormuş.
Eşek çok iyi kulis yapmış... Başarılı bir algı çarpıtma yönetimi gerçekleştirmiş ve seçimi kazanmış. Ancak sonuca kendisi de inanamamış.
Bunca güçlü yaratığın arasından sıyrılıp "Ormanlar Kralı" seçilmiş olmasını, kendisi de yadırgamış.
Seçimin ertesi günü, ormanda gezintiye çıkmış. Bu arada "Gerçekten kral seçildim mi, yoksa bu bir rüya mıydı" şeklindeki kuşkusunu da gidermeyi amaçlıyormuş.
Ağaçların arasına ilerlerken, ilerideki bir ağacın altında uyuklayan bir kurt görmüş. Kurdun yanına yaklaşmadan anırmış. Eşeğin anırmasını duyan kurt fırlamış, sonra yere kapanıp "Kralımıza saygılar sunarım" diye ulumuş.
Eşeğe hafif güven gelmiş. Yürümeye devam etmiş. Karşısına çıkan her hayvana anırarak sesleniyor, onlar da yere kapanarak "Kralımıza saygılar sunarız" diyorlarmış...
Biraz sonra bir başka ağacın altında uyuyan aslanı görmüş. Yanına gidip, uyuyan aslanın kulağına eğilmiş, anırmış. Aslan sıçrayıp gözlerini açmış. Sonra bir pençe atıp eşeği öldürmüş.
Kıssadan Hisse- Meğer aslanın yeni kral seçiminden haberi yokmuş.
Zalim yönetim
Madem gerçek gündemden kaçıp öykülere ya da fıkralara sığınmak mümkün... Bir Konfüçyüs anekdotu ile bu yolda ilerlemeyi sürdürelim...
Dağ başındaki bir kulübede yalnız yaşayan bir yaşlı kadın, Konfüçyüs'e dert yanıyormuş:
- Vahşi bir kaplan var buralarda. Neyi görse saldırıp parçalıyor. Onun korkusundan kulübemden çıkamıyorum.
Sonunda açlıktan öleceğim. Konfüçyüs yaşlı kadına çıkışmış,
- Bu ıssız dağ başında tek başına yaşayacağına kentte yaşa. Karşına ne kaplan ne kurt çıkar, demiş.
Kadın Konfüçyüs'ün bu çözümüne "Ama kentte çok zalim bir hükümdar var" diyerek itiraz etmiş.
Kıssadan Hisse- Hukuku yok sayan zalim yönetimler, yırtıcı kaplanlardan daha ürkütücüdür.
Empati kurmak
Delikanlı sevgilisini hayvanat bahçesine götürmüş. Kız "ille de şempanzeleri göreceğim" diye tutturunca, şempanzelerin bulunduğu bölüme gitmişler. Ama şempanzelerin kafesi boşmuş.
Delikanlı şempanzelerin bakıcısını bulmuş. "Kafes neden boş? Şempanzeler nerede" diye sormuş.
Bakıcı,
- Şempanzeler arkada sevişiyorlar, diye cevap vermiş.
Delikanlı "Acaba şempanzelere muz versek sevişmeyi bırakıp, ön tarafa gelirler mi?" deyince bakıcı gülmüş ve "Siz olsaydınız gelir miydiniz" diye sormuş. Kıssadan Hisse- Başkalarından beklediğiniz fedakârlıkları kendiniz de yapabilirseniz, bu beklentileriniz gerçekçidir.
Aynı dili konuşmak
Acaba sorunumuz aynı dili konuşmamak mı? Bunun da şöyle bir fıkrası vardır.
İki kedi karşılaşmışlar. Birincisi "miyav miyav" demiş. İkinci kedi buna "hav hav" diye cevap vermiş. Birinci kedi kızmış,
- Neden herkes gibi miyav miyav demiyorsun, diye çıkışmış ikinci kediye.
"Hav hav" diyen kedi gülmüş, cevap vermiş:
- Kardeşim bu zamanda herkes yabancı bir dil konuşuyor artık.
Kıssadan hisse- Önemli olan yabancı dil bilmek değil, bilinen dillerde akıllıca sözler söylemektir.