Teknolojinin hayatımızı değiştirdiği kesin... Bu şekilde "Basın özgürlüğü" üzerinde çiğnediğimiz sakızlardan "İnternetin özgürlüğü" üzerindeki çeşitlemelere ulaşmadık mı? Ya da "Akıllı telefonların akılsızca kullanılması" benzeri sorunlar var mıydı yakın geçmişin gündeminde?
Peki bu arada değişmeyen ne olabilir? "Özgürlük" kavramına değişik zamanlarda aynı açıdan bakılması acaba bu sorunun cevabı mıdır?
Önce Başbakan İsmet İnönü'nün 1937'nin 5 Temmuz günü TBMM'de yaptığı konuşmadan bölümler aktarayım: "-Bir cemiyetin hayatını mütemadiyen fena gösteren bir neşriyat o memlekette hiçbir hayır vücuda getirmez. Gençler ve çocuklar mütemadiyen fena idare olunduklarını, her şeyin fena olduğunu, milletin büyük diye iyi diye tanınacak hiçbir şeyi olmadığını duya duya, okuya okuya bedbin ve meyus adamlar olur. Milletin istikbalini idare edecek çocuklar genç yaşlarında bu kadar zehirli hava teneffüs ederek istikbale çıkarlarsa, milletin atisinden nevmit olmak lazımdır."
Hırsızlığı teşvik etmek
"-Matbuat hürriyetinde şuurlu bir murakabe ifa etmek değil de münhasıran fena göstermek maksat olursa, bununla yapılan murakabe sui istimalatı tenkis etmez, bilakis doğru yoldan sapmaya müstait olanları hırsız olmaya teşvik eder. Çünkü namuslu adamın kolayca hırsızlık ile itham edilmesi ve hırsız muamelesi görmesi, asıl hırsızları herkesin kendileri ile beraber olduğu zannına düşürür ve hırsızlar utanacak bir mevzu kalmadığını iddia ederler."
Şimdi de Başbakan Adnan Menderes'in 1955 Bütçesi için TBMM'de yaptığı konuşmadan bölümler aktarayım:
Sefil kazanç endişeleri
"-Muhterem arkadaşlar, hürriyeti yalnız istemek değil, onu kullanmayı bilmek lazım gelir. Ve her şeyde olduğu gibi hürriyet de kullanılabileceği ölçü ve derecede verilir. Hürriyet, onu başına bir mürekkep kovasını geçirir gibi geçirip, palyaço gibi ortaya çıkacaklar için bir felaket teşkil eder. Matbuat sahasında meydanı nasıl tamamen sorumsuzluğa terk ettiğimizi biliyorsunuz. En mukaddes mefhumları adi politika ihtiraslarının ve sefil kazanç endişelerinin baziçesi yapan gazetelerin nasıl ortaya çıktığını da biliyorsunuz. Onların neşriyatı bir takım siyaset haydutlarına cesaret verdi."
Demokrasi edebiyatı
"-Dünyanın en tehlikeli ve nazik devrinde bu memleketi temelinden sarsacak olan bu tehlikenin başını, bugün Demokrat Parti hiç kimsenin burnunu kanatmadan ezmiş bulunuyor...
Ticanisi, komünisti gıdalarını nereden alırlar? Bakınız matbuat hürriyeti Türkiye'de nereye geldi. Niçin tedbir almak zaruretini duyduk. Bize burada demokrasi edebiyatını kitaptan okuyorlar. Biz onun hayatından geldik, içinden yetiştik."
Ne dersiniz Sayın okurlar?
Teknoloji ve zaman değişse de, bazı konular siyasetin söyleminde hiç değişmeden durmuyor mu?
Geçenlerde bu duruma daha insani bir yaklaşım getirilmişti Twitter'daki bir mesajda. "Şimdiki Bilişim Çağı'nda her şeyi Google'un bildiği söyleniyor ama, aslında her şeyi benim karım bilir" deniliyordu bu mesajda.