Söylemek istediklerimizi gergin bir üslup içinde yanlış ifade ettiğimiz durumlarda, bu sözlerin kendilerini hedef aldığını düşünenler yanlışı düzeltmek isterlerken gerginlik tırmanır. Eski dilde düşüncenin yeterince açık veya doğru ifade edilememesine "Zaafı telif" denilirdi.
Bu duruma son örneği Muharrem Yılmaz'ın TÜSİAD Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmadan verebiliriz...
TÜSİAD'ın Başkanı Yılmaz konuşmasının bir yerinde şöyle dedi:
"-Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayan, düzenleyici kurumlarının bağımsızlığına gölge düşen, vergi cezaları veya başka türlü cezalarla şirketlerinin üzerinde baskı kurulan, ihale yasası onlarca kez değiştirilen böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir"
Ne demek istedi?
Ağırlıklı olarak yabancı sermaye ortaklı girişimcilerinin oluşturduğu bir sivil toplum kuruluşunun başkanının konuşmasında "Dileriz bu ülkeye yabancı sermaye gelmez" şeklindeki ekonomik içerikli bir bedduayı seslendirmiş olması, herhalde pek düşünülemez.
Ya da bu başkanını TÜSİAD Genel Kurulu ile CHP Kurultayı'nı karıştırıp, kendisini muhalefet partisi lideri zannetmesi ve "Ülkeyi bu hale düşürdünüz" düşüncesini lafza dökmesi de, herhalde mümkün değildir.
Muharrem Yılmaz belli ki "Aman hukuka, yargıya özen gösterelim ki yabancı sermaye de bu ülkeyi güvenli bulup daha fazla gelsin" demek istedi.
Ama devreye "Zaafı telif" girince, Muharrem Yılmaz'ın sözleri doğal olarak kamuoyunda TÜSİAD'ın geçmişteki hukuksuz dönemlerde izlediği yolları gündeme getirdi.
Ve nasıl anlaşıldı?
Başbakan Erdoğan da partisinin Ankara Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"- TÜSİAD'ın başkanı böyle bir ülkeye küresel sermaye gelmez ifadesini kullanamaz. Eğer kullanıyorsa bu, bu ülkeye karşı ihanettir. Bunu dediğin andan itibaren sen hangi yüzle bu idarenin, hükümetin bakanlarını TÜSİAD'a davet edeceksin, hangi yüzle buradaki yatırımlarında, başta Başbakan olmak üzere bizimle herhangi bir işini görme yoluna gideceksin?"
Son olarak da Muharrem Yılmaz'ın şu açıklaması geldi gündeme:
"-...Ben, doğrusu vatanseverliğimi kimseye sorgulatmam. İşimi gücümü bırakmışım uğraşıyorum. TÜSİAD başkanı olarak vazifemi, TÜSİAD'ın bana yüklediği sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyorum. Bu vatan hainliği gibi şey kabul edilemez. Bu kadar kolay vatan hainliğinden bahsedilemez. Vatanseverliği sorgulanan bir adam olarak hatırlanamam. Ben bu sözlerin inşallah en kısa zamanda telafi edilip geri alınmasını diliyorum."
Zaafi telif örneği
Durum aynen başta söylediğimiz gibi değil mi? Söylemek istediklerimizi gergin bir üslup içinde yanlış ifade ettiğimiz durumlarda, bu sözlerin kendilerini hedef aldığını düşünenler yanlışı düzeltmek isterlerken gerginlik daha da tırmanır. Bu örneklerde görüldüğü gibi düşüncenin yeterince açık veya doğru ifade edilememesine "Zaafı telif" denilirdi.
Peki şimdi ne yapmamız gerekiyor? Bence yapılacak şey Şevki Bey'in Hicaz şarkısının Mehmet Hafid Bey'e ait olan sözlerindeki "Dil"i "Gönül" değil de "Lisan" olarak algılayıp mırıldanmaktır.
"Dil yaresini andıracak yare bulunmaz/ Dünyada gönül yaresine çare bulunmaz/ Her derdin olur çaresi meşhur-u meseldir/ Dünyada gönül yaresine çare bulunmaz"