Bir dönemin bittiğini ve yeni bir dönemin başladığını fark etmedikleri için, gülünç olmaktan öteye acınacak duruma düşenlere en iyi örnek edebiyatta Cervantes'in Don Kişot'u ise, gerçek hayatta da önceki gün 91 yaşındayken ölen Japon askeri Hiroo Onoda'dır.
Teğmen Hiroo Onoda, Filipinler'deki Luzang Adası'nda, işgalci Japon ordusunun bir savaşçısı olarak görevliydi... Savaş Japonya'nın teslim olması ile 1945'te bitmişti ama, Luzang'ın ormanlarında gizlenen Hiroo bundan habersizdi.
1974 yılında bu adanın ormanlarını gezen bir grubun karşısına, üzerindeki üniformalarla ve elindeki tüfeği ile bir hayalet gibi çıktı ve sonra yine ormanın derinliklerine kaçtı.
Komutanı ikna edebildi
Ona seslenip artık savaşın olmadığını megafonlarla anlatmaya çalıştılar ama bunun yararı olmadı. Hiroo savaşını sürdürmekte ısrarlıydı. Sonunda savaş döneminde onun komutanı olan emekli Japon subayı Luzang'a getirdiler.
Bu adam Hiroo'yla konuşup onu 2'nci Dünya Savaşı'nın bittiğine inandırdı...
Üzerinde 1945'ten kalma üniformaları ile ormandan çıkan Hiroo Onoda, Japonya'ya dönüşünde ulusal bir kahraman olarak karşılandı.
Benim gibi sizler de gerçek hayatta bu Japon askeri gibi geçmişte yaşayanlara mutlaka rastlamışsınızdır.
Arap komünisti
Sovyetler'in son dönemlerinde, glasnost ve o perestroika ile her şeyin değiştiği günlerden birinde, Moskova'da içkili müzikli bir lokaldeydim. Hile-i şeriye olarak lokalin sahibi bir kooperatifti. Ama aslında bir Azeri'nindi bu lokal. Hesaplar ruble ile değil dolarla ödeniyordu. Güzel Rus kadınlar masalardakilere her türlü servisi vermeye hazırdılar.
Birden ilerideki bir masada yaşlı bir adam ayağa kalkıp avaz avaz bağırmaya başladı... Birkaç dakika sonra da lokalin görevlileri adamı yaka paça dışarı attılar.
Adam Suriye'deki rejimden kaçıp 1960'larda Sovyetler'e sığınan eski tüfek bir Arap komünistiymiş.
-Böyle komünizm olmaz. Siz Lenin'e ihanet ediyorsunuz. İşçi sınıfı dolarla iş yapmaz, falan diye uyarılar seslendiriyormuş bağırırken...
Bizde bunun farklı bir benzeri durumu da, 1970'lerde olaya tanık olanlar anlatmıştı.
Mehmet Akif'li banknot
Bu olayda Atatürk'ün sağlığında onun yakın mesai arkadaşlarından birinin yeğeni olan yaşlıca bir hanım, İstanbul'da alış veriş ettiği bakkalın kendisine paranın üstü olarak verdiği banknotu elinde sallayarak, bakkalı şöyle azarlıyordu...
-Bakkal efendi, bu paranın üzerinde Mehmet Akif'in resmi var. Bu Mehmet Akif, Atatürk'ün devrimlerine karşı çıkan bir rejim düşmanıydı. Sen bana nasıl olur da, onun resmi bulunan parayı verirsin?
Günümüz siyasetinde bu durumun farklı yansımalarını her gün görmüyor muyuz sanki?
"Bakalım Silahlı Kuvvetler ne zaman darbe yapacak" diye bekleyenler yok mu?
Oysa durum o kadar farklı ki eskisinden...
Şimdi Silahlı Kuvvetler değil kelepçeli kuvvetler anti-demokrat darbenin vurucu gücü. Darbe bekleyenlerin akılları ise, Anıtkabir ile Pennsylvania arasında gidip geliyor.
Şimdi "Kızıl Elma"nın yerine "Uganda Ananası" var hayal sofralarında...