Dünyaya bir açıldık, pir açıldık...
Baksanıza... Amerika'da yaşayan Fethullah Gülen, bir yandan Türkiye'deki siyasete, yargıya, ekonomiye, bankacılığa ilişkin gelişmeler konusunda ağırlığını koyarken, bir yandan da Uganda'daki bir petrokimya tesisinin hangi Türk girişimciye verileceği konusunda tercihini seslendiriyor.
Gülen'in kendi isteği ile Amerika'da ikamet ettiğini bilmesek, onu Türkiye'deki tek parti iktidarının zulmünden kaçanların oluşturduğu "Sürgündeki Hükümet"in lideri şeklinde niteleyebiliriz.
Eski alışkanlıklarımızla da "Demek ki Washington Türkiye'deki bir darbe için gerekli kadroları kendi topraklarında yedekte bekletiyor" bile diyebiliriz. Oysa gerçekler farklı...
İran'cı Obama ve Çay Partisi
Gülenciler bizim Başbakanımızı "İrancı" diye suçlasalar da, Fethullah Gülen kendisine ikamet izni veren Amerika'nın Başkanı Obama'yı İran'la uzlaştığı için asla "İrancı" diye suçlamaz. Ya da Obama'yı yok etmeye azmetmiş Çay Partisi'ne, yani Amerika'nın paralel devletine asla destek vermez Gülenciler...
Bir başka gerçek de şöyledir... Çıkarlar söz konusu olduğunda "Din kardeşliği" benzeri kavramların pek fazla anlamı yoktur.
Örneğin Uganda nüfusunu oluşturan 35 milyonu aşkın insanın yüzde 85'i Hıristiyan'dır. 1986'da bir darbeyle devlet başkanı olan ve o günden bugüne her seçimde başkanlığını koruyan, dediği dedik Yoveri Musoveni de Anglikan Kilisesi'ne bağlı bir Hıristiyan'dır.
Kokuşmuşluk gerçeği
Nasıl oluyor da Uganda'da önemli bir yatırımın kaderi, kökü dışarıdaki bir İslami cemaatin (veya örgütün) elinde bulunabiliyor? Nasıl oluyor da İslami bir cemaat, Hıristiyan Uganda'daki bir rafinerinin yapımının kime verileceği konusunda söz sahibi olabiliyor?
Bunun nedeni "Kokuşmuşluk" olabilir... Örneğin ABD Dışişleri'nin 2012 İnsan Hakları Raporu'na göre, Uganda'daki yönetimin kokuşmuşluğunun bu ülke halkına faturası yıllık 286 milyon dolardır... Bu nedenle Avrupa Birliği üyesi devletler, Uganda'ya yatırımlarını ve yardımlarını dondurmuşlardır.
Yaratan ve yaratılanlar
Gülen'in Koç'lara teklif edilmesini ve bu şekilde gönüllerine girilebileceğini önerdiği rafineri inşaatına gelince... 2012'de çıkartılan "Petrol Yasası" ile bu alandaki tüm yetkiler Museweni yönetimine verilmiştir.
Kısacası birilerinin gönlüne girilirken, birilerinin cüzdanına girmek aynı anda mümkün olabiliyor.
Biz burada "Büyük patron kim" ya da "Ananasları kim yiyecek" diye araştırırken, bakalım Ugandalılar da "Bizim ekonomimizin kararları Kampala yerine Pensylvania'daki bir çiftlikte mi veriliyor" sorusuna takılacaklar mı?
Tabii ki yaratılanı "Yaratan"dan ötür sevmek gerekir... Ama bu sevgi "Bazı yaratılanlar"ın her davranışlarının, Yaratan tarafından onaylanacağı anlamına da gelmez.