Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Sofrada yine medyatik temcit pilavı var...

Post-modern darbe dönemindeki günlerden birinde, Recai Kutan'la sohbet ediyorduk.
-Bizim neslin hatası, hepimizin de Teknik Üniversite'ye gidip, mühendis olmaya heveslenmemizdi... Hayata yeniden başlamak mümkün olsaydı Hukuk Fakültesi'ne giderdim, demişti...
Gerçekten de çok partili demokrasiye geçildikten sonra, kendilerini ülkenin gelişmesine adayacak ve siyasette parlayacak gençlerin hemen hepsi mühendisti... Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Recai Kutan bu isimlerden sadece birkaç tanesidir.
Ama onların hayal ufuklarını Harp Okulu ve Hukuk Fakültesi mezunu olan kadrolar kararttılar. Bunlar Süleyman Demirel'e "Kanunsuz Süleyman" diyerek yola çıktılar... "Anayasal Demokrasi" sloganları atılarak askeri darbelere zemin hazırlandı.

Yeniden hayata başlasaydı...

Recai Kutan'la yeni bir sohbet fırsatı uzun süredir doğmadı.
Acaba bugün yaşanılanlar üzerinde konuşabilseydik "Yeniden hayata başlamak mümkün olsaydı, iletişim ve gazetecilik eğitimi almaya başlardım" der miydi?
"28 Şubat post-modern darbesi"nden "17 Aralık dost-modern darbesi"ne uzanan süreci bir gözden geçirin...
Eğer bu darbelerin arkasındaki medya olmasa, girişimcilerin hevesleri kursaklarında kalır ve bu darbeler hedeflerine ulaşamadan buharlaşırlardı. Görülmesi ve gösterilmesi gerekenleri görmezden gelip olmayanları olmuş gibi haberleştirmek ve bu çizgiyi yorumlarla desteklemek, söz konusu medyanın değişmez yöntemi değil mi?
Tabii bir de işin diğer yanı var.
Bunu post-modern darbe sürecinde de görmedik mi?

Sonu göremediler

Boşaltılan bankalar, alınıp satılan gazeteler ve televizyon kanalları, paylaşılan kamu ihaleleri, devalüasyon öncesi stoklanan dövizler... Ve o dönem medyası patronlarının, cezaevlerinde noktalanan serüvenleri...
Post-modern darbe sürecinin medyası, bu sona giden haberleri okurlarına hiç yansıtmadılar... Atanmış hükümete dönük övgüleri, Kemal Derviş'e düzülen hayranlık mesajları izledi...
Şimdi de aynı tablo tekrarlanmakta...
Sabah akşam "Şeriat tehlikesi var" diye feryat edenler, Cemaat'te çıkış yolunu aramaktalar.
"Yargının bağımsızlığı tehlikede" diye slogan atanlar, "Yargının tarafsızlığı" konusunda dut yemiş bülbül görüntüsü içindeler.

Temcit pilavına kaşık sallamak
"Batı Çalışma Grubu"
ndan direktif alıp ortak manşetler atan gazeteler, şimdi gözlerini ve kulaklarını "Paralel Devlet"ten gelecek direktiflere diktiler.
Belli ki "Birileri durumdan vazife çıkartsa da, bizler de yine durumdan para çıkartsak" diye bekleyenler var arkada...
"Hep aynı senaryo filme alınır mı" demeyin sakın... Burada alınır ve bunların gerçekleri görmeleri sürekli engellenen okurları da "Amma orijinal senaryo bu" diyerek, bu medyatik temcit pilavına kaşık atarlar... Bu pilava eşlik edecek turşu da bu defa Genelkurmay binasından değil, Pennsylvania'daki çiftlikten gönderilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA