Aynı şarkıyı farklı kişilere dinletin, bu şarkının farklı algılandığını görürsünüz. Bir örnek vereyim.
Yesari Asım Ersoy'un çok bilinen ve güftesi Fıtnat Sağlık'a ait olan Hüzzam şarkısının sözlerini hatırlayın...
"Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır/ Yalnız senin aşkın ile ruhum solacaktır/ Son darbe-i kalbim yine ismin olacaktır/ Yalnız senin aşkın ile ruhum solacaktır"
Romantik bir kişi bu sözlerin bir kadının bir erkeğe veya bir erkeğin bir kadına duyduğu aşkı anlattığı biçiminde algılar şarkıyı. Kalbin son atışının sevgilinin ismini seslendirmesi, romantizmin zirvesi olarak algılanır.
Aynı şarkıyı dinleyen dindar kişi ise "Son darbe-i kalbim yine ismin olacaktır" ifadesini ölümün eşiğinde seslendirilen kelime-i şehadet olarak algılar ve şarkıyı Peygamberimize duyulan sevginin ifade edilmesi biçiminde hisseder.
Farklı algılamalar
Toplumsal ve siyasal olayların algılanması da, kişilere ve değişik kesimlere göre farklı algılanır. Mesela Gezi Parkı merkezli olaylara karşı seslendirilen farklı yorumlara bir bakın...
Şiddete başvuran, polisle çatışmayı bir siyasi davranış olarak gören, etrafı yakıp yıkan veya darbe tahrikçiliğini meslek edinmiş kişiler ile barışçı kitleleri provokasyonlarına alet eden eylemcileri bu tablodan soyutlayın...
Gösterilere katılan büyük kalabalıklar için, bu demokratik bir davranıştır. İktidarın "Ben yaptım oldu" anlayışına karşı sivil toplumun tepkisidir. Örneğin alkollü içkilere getirilen kullanım sınırlamalarına ilişkin son söylemler, burada amacın toplum sağlığını korumak değil "Haram-Helal" kriterlerini özel hayatlara dikte etmek olduğu algılamasını, kentli kitlelerin zihnine yerleştirmiştir.
İdeolojik eylemler
Aynı olayları AK Parti'yi kayıtsız şartsız destekleyen kesimler ise, bu gösterileri tümden "İdeolojik eylemler" olarak algılıyor. Bazıları "Gezi Parkı'ndaki birkaç ağaca takılanlar bu son dönemde 2.3 milyar ağaç dikildiğini, İstanbul'un büyük bir çiçek bahçesine dönüştüğünü umursamıyorlar" demekteler.
Özetle,algılamalar gerçekler kadar önemlidir.
İnsanlar gördüklerini değil görmek istediklerini görürler, duyduklarına değil duymak istediklerine inanırlar. Şarkılar dinleyenler kadar neşelidir veya kederlidir.
Başbakan Erdoğan'ın da "Akil Adam" olarak gördüğü isimlerden biri olan Etyen Mahçupyan'ın Zaman'daki, dünkü yazısından alıntılarla ne demek istediğimize gelelim.
Sessiz çoğunluk
"- Gezi Parkı'ndaki göstericiler arasında bayrağa sarılmış dolaşanların varlığı şaşırtıcı değil. Bu gösterilerin laik kesimle adlandırılan kentlere yayılması da tesadüfi sanılmasın. Çünkü bu olay sadece Gezi Parkı meselesi değil...
- Vesayet sistemine dönüş ancak AKP iktidarının seçimlerde yara almasıyla, bu ise böyle bir yaralamanın gerçekçi bir ihtimal olduğuna inanılması ve bu hedefe yönelik bir anti-AKP toplumsal koalisyon oluşturulması ile bağlantılı.
- Ancak makro düzeyde demokrasi peşinde olanların en basit gündelik olaylarda demokratlığı becerememesi durumunda, karşı tarafa kabahat bulmak hiç inandırıcı olmayacağı gibi, o 'karşı tarafın' bu imkânı sonuna kadar kullanması da meşru hale gelir."
Ne dersiniz? Acaba "Sessiz Çoğunluk" son gelişmeleri nasıl algılıyor?