Adamın biri Nasrettin Hoca'ya "Dünyanın merkezi neresi" diye sorunca Hoca "Eşeğimin sol arka ayağının bastığı nokta" diye cevap vermiş. Bu cevabı gülerek karşılayan muhatabına da "İnanmıyorsan ölç" demiş ya...
"Benmerkezcilik" in anlatımına da örnek olabilir bu fıkra.
Bugün kuruluş yıldönümünü kutladığımız Türkiye Büyük Millet Meclisi, bayramlık anlatımlara göre dünyada eşi benzeri olmayan bir ulusal serüvenin meyvesidir.
Tek örnek değil
Bu noktada dünyada tek ülke ve bir parlamento kuran tek ulus olmadığımızı bilerek TBMM'nin önemini ve değerini anlatmaya çalışsak, çocuklarımızdaki tarih bilincinin daha berrak olmasını sağlayamaz mıyız?
Mesela desek ki...
1'inci Dünya Savaşı'nda yenik tarafta olan bütün imparatorluklar, Osmanlı İmparatorluğu gibi çöküp parçalanmışlardır ve topraklarında Türkiye Cumhuriyeti gibi cumhuriyetler kurulmuştur.
Yenik imparatorluk başkentlerindeki parlamentolardan bazıları, tıpkı İstanbul'daki Meclis-i Mebusan'ın 1920'de Ankara'daki TBMM'ye taşındığı gibi, mesela Almanların parlamentoları da 1919'da Berlin'den Thüringen eyaletindeki Weimar'a taşınmıştır.
Demokrasi şart
Sonuçta iki imparatorluk da cumhuriyet olmuşlardır.
Veya Türk tarihindeki ilk "Millet Meclisi" TBMM değildir.
Cumhuriyetimiz tabii ki çok değerlidir.
Ama Cumhuriyet rejimi ve bunun yasama organı olan TBMM, tek başlarına "Milli irade"nin yönetime yansımasına yetmez.
Cumhuriyet çok partili ve çoğulcu demokrasi ile taçlandırıldığı ölçüde halka mal olur.
Bu açıdan mesela İngiltere'deki krallık, tek partili cumhuriyetten daha anlamlıdır.
İngiltere'deki Lordlar Kamarası, İngiliz demokrasisinde asla bir siyaset üzerindeki "Vesayet organı" değildir.
Vesayet rejimi
Buna karşı aristokrasinin olmadığı ve "Sınıfsız ve kaynaşmış bir millet" şeklinde tanımlanan ulusların ise, atanmış bürokratik oligarşilerin vesayeti altında yaşadıkları da kesindir.
Çocuklarımıza anlatmamız gereken bir başka gerçek de, tarihin devamlılık demek olduğudur.
Bu topraklarda var olmuş bütün uygarlıkların mirasçısıyız.
Ayasofya da, Süleymaniye de, bizim mirasçısı olduğumuz kültürlerin ürünleridir.
Osmanlı'da ve Cumhuriyet'te tanık olduğumuz amansız iktidar kavgaları Bizans'ta da vardı.
Yeni Ankara'yı kim kurdu?
Ve Ankara yoktan var edilmemiştir...
"Yeni Ankara"yı ise Osmanlı'nın İstanbulluları kurmuştur.
Beraberlerinde Osmanlı'nın ideolojik ve siyasal kavgalarını da Ankara'ya taşımışlardır.
23 Nisan'ı tabii ki kutlayacağız.
Ama tarih bilinci daha olgun kuşaklar bu bayramı kutladıkları zaman, kutlama daha anlamlı olmaz mı?