Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Rezillikler gecikmeli de olsa artık konuşuluyor ya...

Son darbe "28 Şubat"ın yargı önüne getirildiği bu dönemdeki tartışmalar, genellikle "Failler"in kimler olması gerektiği üzerinde gelişiyor...
"Darbe"nin suç oluşturan bir fiil olarak kabul edilmesi Türk toplumu için yeni bir olgu. Bu nedenle "İştirak halindeki suç"un faillerinin kimler olması gerektiği üzerindeki kararsızlıklar da doğaldır.
O dönemde bir medya patronu bana gelip "Seni televizyonda konuşturmaya devam edersem beni batıracaklarmış" diye Ankara'da generallerden aldığı uyarıyı anlatmıştı.
Ben de onu batmaktan kurtarmak için yorumculuktan istifa etmiştim.

Rezillikler şimdi konuşuluyor
Bir medya yöneticisi de, Cengiz Çandar'ı da Mehmet Ali Birand ve Akın Birdal'la suikastçılara hedef kılan "Andıç"ın içeriğine inanmadığı halde, üstelik Çandar'ın ve Birand'ın da çalıştığı gazetede yayınlarken "Yayınlamaya mecburuz, çünkü bankamız var" demiş.
O dönemde susturulan meslektaşları için "Oh oldu" diye köşe yazıları yazanlar, şimdi basın özgürlüğü üzerinde çeşitlemeler yapınca, insan gülüyor.
Bu rezillikler şimdi yazılıyor, konuşuluyor ve yargı önüne de getirildi.
"Asker-siyaset-medya" üçgenine iş ve işçi dünyasından verilen destek unutuldu mu?

Laik ahlak mı?
Sahipleri mütedeyyin olduğu için boykot edilmeleri istenen şirketlerin rakipleri, gerçekten laik ahlakı mı temsil ediyorlardı yani?
Beni şaşırtan durum 28 Şubat geride kaldıktan sonra da, bu rezilliklerin iştirakçileri olanlardan bazılarının, utanmak ve pişmanlık duymak yerine aynı çizgiyi sürdürmüş olmalarıdır.
Örneğin AK Parti'nin kapatılması davası sürerken, "Kapatılma"yı ağızlarından salyalar akıtarak bekleyenlerden söz ediyorum.
Cumhurbaşkanı seçiminde çıkartılan 367 krizinin hık deyicilerini hatırlatmak istiyorum.
Ya da 27 Nisan "e-muhtırası"nın varlığından utanmak yerine buna destek verenleri kastediyorum.

Özür dilemek yerine...
Bunlar Deniz Baykal'ı post-modern yöntemlerle kimin siyasi linçe hedef kıldığını sorgulamak yerine, Kılıçdaroğlu'nu cilalayanlar değil midir?
"Özgürlükler elden gidiyor" diye feryat edip daha özgürlükçü bir Anayasa için yapılan referanduma "Hayır" diyenler de bunlardır.
Bunlar "Özür dileriz" demek yerine "Erbakan 28 Şubat'ta direnemedi" benzeri kaçışlarla, konuyu dağıtmaya çalışmıyorlar mı?
Darbenin asker kanadını simgeleyen Çevik "Bir" ise, post modern darbenin diğer kanatlarının "İki"si, "Üç"ü yok muydu yani?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA