Kamuoyu oluşturan düşünce odaklarının bir bölümünün kamuoyunun ne düşündüğüne pek aldırmadıkları görülüyor.
Örneğin şu "Erken Nevruz" kutlamaları konusunda devletin neden hoşgörülü davranamadığı çok yazılıp söylendi.
Her görüşte bir doğru olduğunu düşünerek bu görüşü benimseseydik ve Nevruz benzeri her özel gün, bazı kesimlerin isteğine bağlı olarak farklı tarihlerde kutlanabilseydi...
Örneğin bazıları Nevruz'u 18 Mart'ta kutlayacakları için, Çanakkale Zaferi'nin kutlanması da 21 Mart'a alınsaydı.
Bunun gibi bazı büyük holdingler çalışanlarının yapacakları tatili uzun tutmaması için aralık ayının kaçına gelirse gelsin yılbaşının cumartesi günü kutlanmasını isteseydi...
Otobüsler...
Yazın oruç tutmak zor olduğu için Ramazan'ın sürekli kışa getirilmesi de düşünülemez miydi?
Bu arada kutlamalara katılanların yakmaları için belediyeler tarafından otobüsler tahsis edilseydi, molotof kokteyli ve taş atılacak mağazalar yasal olarak belirlenseydi...
Aynı durum diyalog modelleri ve hoşgörü kavramı için de söz konusu değil mi?
Örneğin çözüm için devletin kiminle diyaloga girmesi konusunda kamuoyu oluşturan bazı odaklar, PKK'nın devre dışı tutulmasına tepki gösteriyorlar.
Devlet sorumluluğu
Ama aynı tepki nedense, PKK'nın çizgisinden çıkamayan BDP'ye veya PKK'yı da içeren diyalog yollarını bile terör eylemleri ile sabote eden Kandil'e pek gösterilmiyor.
Düşünce üretmenin ve eleştirmenin gerektirdiği sorumluluk tabii ki devlet sorumluluğunu taşımakla eşdeğer değildir.
PKK'nın eylemlerini de Kürt siyasetinin doğal bir uzantısı olarak kabullenip bunların karşısında hareketsiz ve kararsız kalan bir Başbakan ile, terör eylemlerine rağmen PKK'nın siyasi muhatap kabul edilmesini öneren bir köşe yazarının konumları herhalde aynı olamaz.
Ancak şunu da söylemeliyiz.
Kurmaylar...
PKK'ya karşı göreceli hoşgörünün oluşmasının sorumlularının başında "Kürt realitesi"ni sadece bir "Güvenlik meselesi" olarak gören ve konuyu askerin çözmesine bırakan siyasi kadrolar yanında, PKK'yı bitirmek yerine darbe provaları yapıp kendi seçilmiş hükümetlerini devirmeyi daha kolay gören bir kesim kurmaylar da var.
Ama yine de hepimiz gerçekçi ve insaflı olmalıyız.
Bugün Kürt realitesi içinde PKK'ya rağmen "Siyaset"in ağırlığı "Terör"ün ağırlığından on yıl öncesine oranla çok daha fazla değil mi?