Televizyon dizileri sayesinde Osmanlı dönemine duyulan ilginin arttığı kesin.
Ancak Osmanlı sadece Harem'deki entrikalardan veya saray darbelerinden ibaret değildir. Yönetenin ve yönetilenin şair olduğu dönemler de yaşandı Osmanlı'da.
Örneğin "Muhibbi" mahlasıyla şiirler yazan Kanuni Sultan Süleyman (1494-1566) ile Divan şiirinin anıt isimlerinden Baki (1526-99), aynı dönemde aynı gök kubbe altında karşı karşıya da geldiler.
Lise yıllarında edebiyat derslerine gereken önemi verdiyseniz Nahcivan Seferi (1555) ertesinde kendisini övgülerle dolu bir "Kaside" ile karşılayan genç Baki'yi Kanuni'nin nasıl himayesine aldığını öğrenmişsinizdir.
Bursa'ya sürgün
Ancak Baki'nin sağda solda ileri geri konuştuğunu duyup kızan aynı Kanuni'nin şiirsel bir fermanla onu nasıl Bursa'ya sürdüğünü ve Baki'nin bu sürgün kararını bir şiirle yermesi üzerine Padişah'ın onu nasıl affettiğini de belki biliyorsunuzdur.
Bu şiirsel polemiği hatırlayalım.
Kanuni şu şiir-fermanla Baki'yi sürgün eder:
"Bâki-yi bed/ Nefy-i ebed/ Bursa'ya red"
Baki de bu sürgün kararını "Sen de ölümlüsün, bu dünya sana da kalmaz" hatırlatmasını yaptığı şu dizelerle yorumlar:
"Öldünse ey Bâkî!/Değildir mülki cihân Süleyman'a bâkî/Buna çark-ı felek derler/Ne sen bâkî, ne ben bâkî"
Allah'a güveniriz
Baki'nin özgür ruhunu yansıtan şu mısraları da herhalde hatırlamamız gerekiyor:
"Fermân-ı aşka cân iledir inkıyâdımız;
Hükm-i kazâya zerre kadar yok inaâdımız,
Baş eğmeziz edânîye, dünya-yı dûn içün;
Allah'adır tevekkülümüz, itimâdımız!"
Kanuni öldüğünde ise Baki için bütün yaşananlar geride kalmıştır ve artık yapılacak tek şey, merhum Padişah için ağıt yakmaktır.
Baki "Kanuni Mersiyesi"nde, Zigetvar Seferinde 71 yaşındayken ölen Padişah'ı Büyük İskender'le mukayese ederek onun her alandaki cömertliğini şöyle över:
Kasideden mersiyeye
"Şâh-ı Skender-efser ü Dârâ-sipâh idi
Dünyâya hâk-ı bâr-gehi secde-gâh idi
Bir lûtfu çok mürevveti çok pâdşâh idi"
Böyle kasidelerle mersiyeler arasında yaşanmış yılların da öyküsüdür Osmanlı tarihi.
O tarihi şairlerin dizelerinden izlediğinizde "Bozuk düzen"ait izleri de bulursunuz.
Mesela yine Kanuni'nin himaye ettiği ve maaşa bağladığı Bağdat'lı (Kerbela doğumlu) büyük şair Fuzuli (1480-1556) 9 akçelik bu maaş ödenmeyince bir "Şikâyetname" yazmış ve dönemin Osmanlı bürokrasisinin durumunu "Selâm verdim rüşvet değildir deyü almadılar" dizeleriyle anlatmıştır.