Her siyasi rejim önce kendi egemen sınıflarını yaratır.
Sonra da bu yarattığı sınıfların kendisine karşı alternatif iktidarlar aradığına tanık olur.
Sovyet rejiminin yaşadığı serüvende de bu durumun gerçekleşmesini izlemedik mi?
Önce "Yeni Sınıf" denilen Komünist Parti fonksiyonerlerinden ve Sovyet asker-sivil bürokratlarından oluşan oligarşi (Nomenclatura) yaratıldı. Kapalı rejimin sonucu olarak bu sınıf içinde devleti soyarak, mesela Sovyet petrolünün dış satış gelirlerinin bir bölümünü kendi ceplerine aktararak sermaye sahibi olan gizli kapitalist sınıf oluştu.
Sovyet rejimi çökünce de bu gizli kapitalistler yeni dönemin girişimcilerini oluşturdular.
Yeni dönemin sermaye sınıfını, bu eski komünist milyarderlerle birlikte, "Leningrad Mafyası" benzeri etiketlerle tanımlanan ve Sovyet döneminin canlandırdığı yer altı ekonomisinin ürünü olan örgütlenmeler de oluşturdu.
Bitmeyen arayış
Şimdi Rusya'da komünizmin antitezi olan siyasetin lokomotifi komünizmin yarattığı bu yeni sınıflar değil mi?
Sovyet modeli dışında bulunan ama tam demokratik olmayan rejimlere sahip ülkelerdeki tek partiler de, önce kendi yeni sınıflarını, yani sırtını devlete dayamış oligarşileri yarattılar.
Devletin güdümlediği sermaye birikiminin sonucu belirli bir süreçte bu ülkelerde "Orta sınıflar" doğal olarak türedi ve güçlendiler.
Sonunda bu orta sınıflar ve bunlara özgü burjuvazi, her alandaki devlet kontrolünden ve baskısından bunalmaya başladı.
Bu tek partiler de böylece bazen seçimle, bazen askeri darbelerle, bazen de halk ayaklanmaları ile iktidardan uzaklaştırıldılar.
Saddam'ın Baas'ı ise, dış askeri müdahale ile devrilen "Tek parti"lere örnek oldu. Esad'ın Baas'ının ise nasıl bir kaderi paylaşacağı henüz bilinmiyor.
Türkiye örneği
Türkiye'ye gelince...
AK Parti'nin 10 yıllık iktidarının gerçekleştirdiği değişim de, eski Türkiye'nin sosyo-politik kesimlerini eskisinden farklı arayışlara itmiş durumda.
Örneğin askeri ve yargısal vesayetin bitmesi, siyasi varlıklarını bu olgulara muhalefet ederek sürdüren ve kendilerini "Solcu","Liberal" veya başka etiketlerle tanımlayan ama oy tabanı olmayan düşünce odaklarını bir nevi boşlukta bıraktı.
Bunlar şimdi vesayet boşluğunu doldurmak için "AK Parti vesayeti" çizgisinde eleştiri alıştırmaları yapmaktalar.
Kürt realitesinin askeri mesele olmaktan çıkartılıp siyasi zemine çekilmesi de, bu sorunu hep devlet baskısı altında ele almaya alışmış olan eski kadroları, boşlukta bırakmadı mı?
Yeni arayışlar
Özal'ın organize sanayi bölgeleri kurarak başlattığı ve AK Parti iktidarının güçlendirdiği Anadolu Kaplanları'nı oluşturan ve "Merkez"den daha güçlü olduğu anlaşılan "Çevre" de, şimdi globalleşme çemberinde ve yapılan reformları yetersiz bulmaya başlamak çizgisinde.
Neticede dindarların sekülerleşmesi ve dünyalılaşması da bu yeni dönemin hâkim oluşumlarından biridir.
Yani AK Parti'ye en ciddi alternatif, AK Parti iktidarının reformlarının yan ürünleri olan bu yeni sınıflardan çıkabilir.