Zaman olaylar zemininde bazen çok hızlı bazen de çok yavaş geçiyor.
Mesela dış politikamızın üzerindeki ipotekleri oluşturan "Ermeni Tehciri" ve "Kıbrıs krizi" gibi konular söz konusuysa, zaman hiç geçmiyor.
Bizim "Ermeni Tehciri" olarak algıladığımız, onların "Ermeni Soykırımı" dediği, 1915'te yer alan gelişmeler üzerinden şimdi yine Fransa ile ipleri kopartmak noktasındayız.
Hatırlayın 1973'ü... Marsilya'da "Ermeni Soykırımı Anıtı" açıldığı için, Paris'teki Büyükelçimiz rahmetli Hasan Esat Işık olayı protesto edip Ankara'ya dönmemiş miydi?
Ya da "Kıbrıs Krizi" 1974'ten beri çözümsüz biçimde korunduğu için, bizim AB üyelik yolumuzu kesmiyor mu?
Hızlı geçen zamanlar
Ama zaman bazen de çok hızlı geçiyor.
Mesela düşünün ki AK Parti'nin kurulması üzerinden on yıl, iktidar olması üzerinden de dokuz yıl geçmiş.
Kurucular geleceği herhalde tam olarak görememişler ki, partinin tüzüğüne parti yöneticileri, milletvekilleri ve belediye başkanları için üç dönemden fazla seçilme yasağı koymuşlar.
Belki de "Nasıl olsa kapatılırız" diye düşünmüşlerdi o zaman...
Bu durumda başta Başbakan Erdoğan olmak üzere Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Ali Babacan, Beşir Atalay, Egemen Bağış, Hayati Yazıcı, Binali Yıldırım, Hüseyin Çelik, Salih Kapusuz gibi isimler de bir daha milletvekili olamayacaklar.
AK Parti yeniden kadrolaşmak durumunda mı kalacak bu hükme uyulduğu zaman? Birikimli ve deneyimli isimler, devre dışı mı kalacaklar?
Bir nevi "Otofaji" yani "Canlının kendi kendini yemesi" olmaz mı bu?
Hacı Bekir kapatılsaydı...
Ya da "Aklın gereği" olarak bu üç dönem sonrasına bir nevi siyasi yasak getiren bu tüzük hükmü değiştirilecek mi?
Anayasa'nın "Değiştirilmez maddeler"ini değiştirmeyi tartışırken, AK Parti tüzüğünün değiştirilmez maddeleri meselesi mi girecek gündemimize yani?
Dün bu konuda haberler vardı medyada...
Bu haberlere göre Erdoğan'a bu yasağın kaldırılması ya da yumuşatılması için talepte bulunulmuş ama Erdoğan, bu teklifleri reddetmiş. Bu arada AK Parti'de üç dönemdir ilçe başkanlığı veya ilçe yönetim kurulu üyeliği yapan isimler yeniden aday gösterilmemiş.
Başta da söylediğim gibi zamanın bu kadar hızlı ve iktidarlı yıllarla geçeceğini öngöremeyenlerin yaptığı bir hatadır bu tüzük hükmü.
Bir zamanlar Hüsamettin Cindoruk "Hacı Bekir de siyasi partiler gibi durmadan kapatılsaydı bu lokumlar yapılabilir miydi" demişti ya...
Bu da öyle bir şey.
Kendi kendini tasfiye mi?
Eskiden Anayasa Mahkemesi ve darbeciler durmadan partileri kapatıp, birikimli kadroları tasfiye ederlerdi ya...
Şimdi bunu AK Parti'nin kendisi mi yapmak durumunda olacak?
Ve sonuçta bütün bu durumlar Başbakan Erdoğan'ın kararına bağlı olarak belirlenecek.
Bu konuda AK parti kurucularından Cüneyt Zapsu'nun Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KATSO) tarafından düzenlenen toplantıda söylediklerine kulak vermek gerektiğini düşünüyorum.
İşte konuşmadan bazı cümleler:
"- Başbakanı biraz tanıdığını söyleyen insanlara sorarsanız, eğer ilan günü perşembe saat 12.00 ise 11.59'da dahi kimse bilemez, buna hanımı da dahil. Kimseye hiçbir şey söylemez. Biliyorum diyen de doğru söylemiyordur.
Bırakıp kaçmaz...
- Cumhurbaşkanı olur mu? Herkes olur diyor ama son anda vazgeçebilir, olmayabilir. İstese olur mu? Evet bence olur. İşte 2014 yerel seçimleri iyi geçmese falan diyenler var, yok öyle bir şey, istese olur."
- Partiyi öyle ben kaçayım ne olursa olsun bırakacak bir kişi değil. Partinin en ufak sıkıntıya girmesi halinde kendi her türlü şeyinden feragat edebilir. Partiyi sıkıntılı hale getirmez. Partinin kimin genel başkanlığında veya kimin başbakanlığında yeni seçime gideceği oturmadan hiçbir yere gitmez."