Önce matbaanın, sonra da endüstri devriminin farkına gecikmeli olarak vardığımız için olacak, Batı hayranlığı kronik bir aşağılık kompleksi biçiminde genlerimize yerleşmiş durumda.
"Onlar aya, biz yaya"dan başlayıp, "Asılacaksan İngiliz ipi ile asıl"a uzanan atasözleri ile dolu değil mi sözlüklerimiz?
İşin garibi, aynı durum medyamızın genlerine de işlemiş durumda.
Eğer Türk siyasetine ilişkin bir haber ya da yorum Batı medyasında yayınlanırsa, bizler bunun doğruluğuna bakmadan hemen iktibas edip, allayıp pullamaz mıyız?
Buna son örnek İngiliz The Financial Times'ın Başbakan Erdoğan ve eşinin Suriye Devlet Başkanı Esad ve eşi ile birlikte çekilmiş fotoğraflarını yayınlayıp, şu yoruma yer vermesi değil mi:
"Esad'ın dostluğunu kazanmak için zahmetlere girip gayret sarf eden Erdoğan, onunla birlikte tatile bile çıkmıştı. Şimdi ise Esad'ı Hitler'e benzetiyor."
Akılsız yaklaşımlar
Türkiye-Suriye ilişkilerindeki gerginliğe Erdoğan-Esad ailelerinin birlikteliğinden girmek kadar akılsızca bir yaklaşım düşünebilir misiniz?
Bütün siyasi tarih bu tür birlikteliklerin, sonu savaşla veya krizle biten öyküleri üzerine yazılmıştır.
Daha doğrusu devletlerin ilişkileri ile yöneticilerin ilişkilerinin aynı zeminde ele alınmasının doğru olmayacağı, defalarca kanıtlanmıştır.
2'nci Dünya Savaşı yıllarında Sovyet lideri Stalin'in, Tahran'da, Potsdam'da, Yalta'da Churchill'le, Roosevelt'le, Truman'la haşır neşir olduğunu görüntüleyen fotoğraflardan giderek mi izah edersiniz "Soğuk Savaş"ı?
Eski İngiliz Başbakanı Lloyd George'un ve hatta müstafi İngiliz Kralı Edward'ın Hitler tarafından ağırlandıklarını gösteren fotoğraflar mı anlatır 2'nci Dünya Savaşı'nı?
Çok uzak geçmişe gitmeyelim.
Sayısız birliktelikler
Sarkozy, Blair veya Berlusconi ile Kaddafi'nin birlikte fotoğrafları veya Hüsnü Mübarek'in tüm dünya liderleri ile birlikte verdiği samimi pozlar, neyi açıklar ki?
Ya da Ribbentrop ile Molotof'un arkalarında Stalin dururken çekilmiş fotoğraflarına bakıp, Almanların Sovyetler'e saldırdığı "Barbaros Harekâtı"nı anlamakta zorlanır mısınız?
Daha önce de hatırlatmıştım.
Türk-Alman Saldırmazlık Paktı'nın imzalandığı 18 Haziran 1941'in gazete manşetleri Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Hitler'in fotoğrafları ve "Ebedi dostluk" içerikli ifadelerle dolu değil midir?
Fotoğraflardan gidilerek uluslararası ilişkileri anlamak çabası yerine, fotoğraflar kullanılarak dünyayı veya Batı'yı anlamaya çalışmak daha doğru bir tercih olabilir.
Örneğin bizim "Batılılaşmak" yolculuğumuzda bir kilometre taşı biçiminde algılanan "Şapka Devrimi"ne bu açıdan bakamaz mıyız?
Herkesin bir şapkası vardı
Atatürk'ün 25 Ağustos 1925'te Kastamonu'ya yaptığı bir gezide başına şapka giyip "Buna şapka derler" demesi ertesinde 25 Kasım 1925'te "Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun" çıkartılmıştı.
Aynı dönemde, İtalya'da Başbakan Mussolini başında melon şapkası ve "Duçe" sıfatı ile İtalya'da faşizmi kurmaktaydı. Bu sırada Almanya'da Hitler de başında fötr şapkası ve "Führer" sıfatı ile ile Nazizm'i iktidara getirmek için mitingler düzenliyordu.
Tarihi görüntülerle izlemek isteyenlere bir internet sitesi tavsiye edeyim.
"British Pathe" 1876-1976 arasındaki tüm haber görüntülerini "http://www.britishpathe. com/" sitesine yerleştirmiş.
Buradan, kimin kimle neler yaptığını çarpıcı görüntülerden izleyebilirsiniz.
Ve belki Batı'ya hayran olduğunuz kadar, "Batı" kavramının içeriğindeki başka öğeleri de görür ve belki "ex oriente lux" ( ışık doğudan yükselir) diye mırıldanırsınız içinizden.