Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Bu coğrafyada siyaset, sürat koşusu değil maratondur

Eğer her şey kurallara uygun biçimde gelişseydi, hayat ne kadar rahat olurdu.
Örneğin kanunlar her zaman aynı ölçüde uyarlansaydı...
Aynı kanunlara göre dün yasal olan bugün de yasal olsaydı.
Ama bu coğrafyada kurallar da, yasalar da her gün değişen durumlara göre farklı uygulanır.
Ben bu gerçeği 1971'in 12 Mart askeri müdahalesi döneminde çok somut biçimde anlamıştım.
O darbeye kadar "Sol" Türk siyasetinin yükselen değeriydi.
Sabahları Sirkeci'den Üsküdar'a giden araba vapurunun taşıdığı askeri otobüslerde, Selimiye'ye giden subayların çoğunlukla Cumhuriyet gazetesi okuduklarını gözlerdim.

Meğer delil topluyorlarmış
Derken 12 Mart'ın nisanının sonunda Balyoz Harekâtı geldi ve sol düşünce sahipleri kitle halinde göz altına alınmaya başladı.
O sabah Cumhuriyet kapatılmıştı.
İlhan Selçuk da evinden alınmış ve bilinmeyen bir yere götürülmüştü.
Onu aramak için araba vapuruna binip Üsküdar'a, Selimiye Kışlası'na gitmek üzere yola çıktım.
Araba vapurunda yine bir askeri otobüs vardı.
Ama otobüsteki subayların çoğu o gün "Sağ"ı temsil eden Tercüman gazetesini okuyorlardı.
Daha sonra İlhan Selçuk yargılanırken, o güne kadar alkış toplayan yazılarını suç unsurları olarak iddianamede yer aldığını gördüm.
Demek daha önce Cumhuriyet okuyan Selimiye yolcuları, yazıları beğendikleri için değil delil toplamak için bu gazeteyi alıyorlardı.
Aynı durum 1923-24 arasında da yaşanmamış mı?

Eleştirmenin bedeli
Ankara'ya muhalif gazetecileri İzmit'e çağıran Atatürk "Artık padişahlık bitti, cumhuriyet var... Bizi
eleştirin ki doğruları bulalım"
demiş.
Onlar da kendilerine verilen eleştiri görevini yerine getirmişler.
Ve 1924 sonunda Takrir-i Sükun Kanunu ile hepsi tutuklanmış.
Bereket bir af çıkartılmış ve hapislerden, sürgünlerden kurtulmuşlar.
Bugün de aynı durumu KCK'ya ilişkin gelişmelerde görmüyor muyuz?
Yani "Açılım" yapılırken KCK'nın yapılanması, amaçları, bağlantıları bilinmiyor muydu?
Akılsız PKK yöneticileri siyasete karşı şiddeti kullanmayı seçmeselerdi, bugün bu çaptaki bir "KCK Operasyonu" olur muydu?

Hep aynı kanunlar
Veya aynı kanunlarla birileri cuntalar kurdular.
Daha da ötesi darbeler yapmadılar mı?
Şimdi aynı kanunlarla tutuklanıp, yargılanmıyorlar mı?
Turgut Özal İhracat Hamlesini başlatmak için bir dizi kararname çıkarmıştı.
Daha sonra o hamleyi gerçekleştirenlerden bir bölümü hayali ihracattan veya dövizle ilişkili suçlamalardan ötürü kendilerini yargı önünde buldular.
O dönemde bir ihracatçı "Turgut Bey bizi kararnamelerle teşvik etti ama devlet bizi kanunlarla mahkûm etmek istiyor" diye dert yanmıştı.
Bütün bunlardan alınması gereken derse gelince.
Bu coğrafyada siyaset bir maratondur.
Siyaseti sürat koşusu sananlar, birilerinin hep delil topladıklarını unutmamalıdırlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA