Sosyal medya tuhaf bir yer!
Facebook, twitter ve instagram yani.
Bir tür "sahne" sanki.
Orada en çekici halinle görünmek istemen bir işe yaramıyor, bütün itici yanların hemen fark ediliyor.
Orada "sahici" olduğuna herkesi inandırmak için taklalar atmanın da faydası yok, yapaylıklar hemen paçalardan akıyor.
Fakat bir yandan da ortalıkta haset kumkumalarından, "canım cicim"li sahteliklerden, toplu hezeyanlardan, kompleks kusanlardan geçilmiyor.
***
Bu medyanın bana göre en ilginç yanı
sınıfsal ve siyasal tutumları yansıtma biçimi...
Mesela oraya bakınca görüyorsunuz: Bizim burjuvazimiz "
Gezi ruhu"nu (!) hâlâ koruyor.
Fethiye'nin en pahalı otelinin üç kumsalından birine hâlâ güle oynaya
Gezi sloganları yazmanın ve bunun şerefine birkaç kadeh parlatmanın trend olduğunu fark edince...
Alaçatı sokaklarının fotoğraflarına Okmeydanı muamelesi yapılınca...
Olaylar sırasında hayatını kaybeden halk çocuklarına hakikaten çok üzülüyorsunuz.
***
Bir de "
çevrecilik" var tabii!
Şu sıralarda pek gözde.
Evinin önündeki ağaçları manzaramı kapatıyor diye kestirenler sosyal medya çevreciliğinde en önde gidiyorlar.
Her tatilde valiz ordularıyla havaalanlarında boy gösterip hava trafiğinden şikâyet edenler şimdilerde
üçüncü havaalanının protestocuları arasındalar.
Geçen gün sosyete dergilerinin gözdesi bir işadamımızın instagram'daki "
yeşil" çıkışıyla karşılaşınca şaşkınlıktan dilimi yutacaktım.
3. Köprü için şöyle yazmıştı: "
Rant adına katledilen doğanın cezasını ağızlarından düşürmedikleri cehennemde misliyle yanarak çekecekler."
Vay canına!
Peki onu hemen alkışlayanlar bir şeyin farkında mı? Bu "
muhalif" beyefendinin fabrika ve diğer inşaatları onlarca yıl önce
İstanbul'un en yeşil yerlerinde kurulmuştur.
***
Bunları neden yazdığıma gelince...
Sosyal medyanın gerçeklerinden ekonomi ve siyasetin gerçeklerine geçip iki gün öncesine dönelim.
Malum,
Ali Babacan bizim
büyük sermayemizin medyatik yaldızını söktü aldı.
Dedi ki, "Türkiye'de
artan dikey yapılaşma ve betonlaşmada kolay para kazanmak isteyen sanayicilerin de payı var. Hepsi
fabrikalarını rezidans yapıp para kazandılar."
Yalan mı?
Şehrin göbeğine avm dikip sonra "avm'lere karşı direnişe" katılan büyük sermayeyi; yaptırdığı kule, rezidans ve avm'leri gözden kaçırıp kendi medyasında sürekli TOKİ'yi günah keçisi yapan patronları görmezden gelebilir miyiz?
Anlamıyorlar ki, bazılarının bu pek muhalifmiş tavırları altında sürekli "
malı götürüyor" olmasından halk ikrah etti.