Kritik nokta şu...
Kalpten kalbe, insandan insana uzanan bir bağ var.
Fakat topluluklardan topluluklara; halklardan halklara, milletlerden milletlere uzanan böyle sıcak bir bağ var mı diye sorarsak, işler fena karışıyor.
Şöyle güncel bir örnek vereyim.
Karşımıza çıkan bir Suriyeli'nin çaresizliğini derhal anlıyor, imkânımız ölçüsünde ona destek çıkmaya çalışıyoruz.
Oysa "Suriyeliler" deyince, tablo değişiyor. Tarihsel kanaatler, peşin yargılar, kalıp fikirler, siyasal yorumlar, hepsi devreye giriyor ve berrak yakınlık duygusunun yerini tırmalayıcı bir mesafe alıyor.
Hatta an geliyor, samimi olarak ırkçı olmadığını düşünen insanların kaba bir ırkçılık sergilediklerine şahit oluyoruz.
Yani ikide bir empatiden, vicdandan söz etmek problemi çözmüyor.
***
Empati, moda kavram.
Empati aşağı, empati yukarı konuşup duruyoruz.
Nedir empati? "
Kendini başkasının yerine koymak" diyorlar ya, inanmayın! İmkânsız bir şey bu.
Hem öyle olsaydı bile, bir düşünün;
kendini yere göğe koyamayan bugünün insanı nasıl olup da kendini bir başkasının yerine koyabilir!
Empati, bir tür
duygudaşlıktır.
Bir başkasının duygularını anlama ve paylaşma çabasıdır.
Bir kesinlik değil, bir
çaba!
Yani
yan gelip yattığın yerden empati olmuyor, kalkıp eyleme geçmen gerekiyor.
Fakat başta anlattığım gibi, bu çaba dahi tek tek insanlara odaklanabilirken, geniş kesimleri kavramakta zorlanıyor; siyasal- sosyal yargılar bizi hızla
hain bir kayıtsızlığın içine sürüklüyor. (Yeri gelmişken belirteyim: Deneysel psikoloji çalışmaları da empatinin kişisel ve yüz yüze malumatla bağlantılı olduğunu, kitleler karşısında çuvalladığını gösteriyor.)
***
O halde ne yapmalı?
Nevzuhur empati modasının ve modern "
iyilikler"imizin yetersizliğini kabullenip geride bıraktığımız
kucaklayıcı geleneği yeniden yardıma çağırmalıyız.
Merhamet ve adalet anlayışımız bireysel reaksiyon olmaktan çıkıp
toplumsal bir norm olmalı.
Bunun için
siyaset yapmalıyız.
Bilerek, "
siyaset" dedim, yanlış anlamadınız!
Zulmü ve kötülüğü cesur biçimde tarif edip insanın değerini ayakta tutmayı hedef seçen bir
siyaset çizgisi en mütevazı haliyle bile "
bir küçük burjuva dini olarak vicdan"dan ve "
beyaz hümanist safsatalar"dan üstündür.