Ulusalcı, evrenselci, solsuz solcu, halksız halkçı, Cihangir entelektüeli, elit semtler beyazı, vd.
Bütün bu tayfayla...
Tam karşı yakada gibi gözüken ve kendini "seçilmiş" bir camia olduğuna inandıran "muhafazakârlar" ile ortak kılan nedir, biliyorsunuz değil mi?
Neredeyse her gün bu "derin bağ"ın şiddetine maruz kalıyoruz.
Çünkü hepsi de halkı aptal sanıyor.
Hepsi de halktan nefret ediyor.
Hepsi de kendinde kerameti kendinden menkul bir seçkinlik buluyor.
Bu noktada birbirlerinin tıpatıp aynısılar.
***
Bunlardaki öyle bir "
âlemi kör, herkesi sersem sanma" hali ki...
Dün söylediklerini, bugün reddetmekten; işlerine geldiğinde
kendilerini bile inkâr etmekten sakınmıyorlar.
Aynaya bir baksalar, yerlerde süründüklerini görecekler!
Öyle ya...
Sen çatı adayının adını tespih tanesi gibi dizecek ve olaya ruhani bir hava katacaksın, sonra buna işaret edenlere ertesi gün "
yalancı şeytan" muamelesi çekeceksin...
Sen ömrün boyunca sofistike bir Marksist gibi görünerek çevre yapacaksın, sonra işine geldiğinde çatı adayını "
Türkiye'nin henüz hazır olmadığı kalitede bir Cumhurbaşkanı portresi" diye selamlayacaksın...
Sen ırkçı zemine dayalı
resmi ideolojiye sabah akşam iman edecek fakat her sosyal medyaya çıktığında halkı ayrımcılık ve kutuplaşmayla suçlayacaksın. Halk da bunları yutacak ha!
***
Sağı solu, partisi, camiası, mahallesi, örgütü fark etmiyor.
İstiyorlar ki, hep onlar yönetsin, hep onlar bilsin, hep onlar çekip çevirsin. Fakat ne yönetmeyi, ne dünyayı ne memleketi biliyorlar.
Halk uzun yıllar boyunca sabırla katlandı bunlara. Zarif kaldı; "
asıl sersem ve cahil sizsiniz!" diye suratlarına haykırmadı.
Bürokratik oligarşinin desteğini kaybettiklerinde içlerine düştükleri zavallılığı yüzlerine vurmadı.
Benim gibi düşünenlerin
popülistlikle suçlandığını biliyorum.
Popülizmin toptancı biçimde suçlanıp kötülenmesi, hele bunun sol adına yapılması ayrıca tartışılması gereken bir şeydir. Tartışırız.
Fakat ne yalan söyleyeyim...
En kötü popülizm
sizin tiksinç elitizminiz ve yalancı demokratlığınızdan iyidir!