Bir sosyoloji merakıdır, gidiyor. İsteniyor ki, her meseleye sosyolojik açıdan bakalım.
Bu bakımdan üzerinde durmamız gereken iki nokta var.
Birinci noktayı geçenlerde Fatma Barbarosoğlu yazdı. Eylemlerimizin ve hayatımıza dair meselelerimizin sosyolojik boyutundan daha önemli olan şey ahlaki boyutudur.
Hemen toplumsal dinamik ve trendleri analiz etmeye başlamak ahlaki sorgulamadan kaçınmak biçimini almaya başladı.
İkinci noktaya gelince...
Bazılarımız "Vallahi olan bitenlerde bir komplo yok!" diye savunmaya geçmek yerine, bilimsel bir hava içinde "bu işin esas sosyolojisine bakmak gerek" diyor.
Siyasi iradeyi küçümsemenin veya saklamanın yolu bunu işaret edecek olanları "komplo teorisi"yle suçlamaktan geçiyor.
Konu bu olunca...
Zihnim 90'lı yılların ortalarına gidiveriyor.
Yeni Demokrasi Hareketi'nin kurulduğu zamanı hatırlıyorum.
Yeni Yüzyıl gazetesindeydim o günler.
Bütün medya YDH'ya büyük ilgi gösteriyordu.
İddialara bakılırsa, "Türkiye sosyolojisi" onlardan yanaydı, siyasi ibreler onları gösteriyordu.
Büyük oy patlaması yapacaklardı. Tabii o arada...
Hareketin tabanındakiler tavandakilerin halkla değil de büyük sermaye ve Ankara'daki "abiler" ile yakın ilişkilerine özel anlamlar yüklemekten kaçınıyordu.
Sonra ne oldu? Önce 95 seçimlerinde hezimet geldi.
Ardından birkaç yıl içinde Susurluk ve 28 Şubat patlak verince anlaşıldı ki, bu hareket o dönemin oligarşik siyasi tezgâhlar silsilesinin güleryüzlü bir parçasıymış, hepsi o kadar!
Gelelim bugüne...
Birkaç gündür Ekmeleddin İhsanoğlu'ndan söz ederken onu "sahne"ye itenleri vurguluyorum ya...
Bazı dostlarım itiraz ediyor.
"Çatı adayı ancak böyle biri olabilirdi" diyorlar, "arkasında bir şey aramak gereksiz."
Oysa CHP'nin tepe isimleri kendileri söylediler: Kılıçdaroğlu adayı açıkladığı gün bundan hiçbirinin haberi yoktu. (Bana sorarsanız, eline isim verilinceye kadar CHP Genel Başkanı'nın da haberi yoktu ya, neyse!)
MHP'ye gelince, İhsanoğlu'nun muhafazakârlığı normal koşullarda bu partinin tabanını kandırabilir mi? Hayır.
Biyografisine bir bakın!
Hakiki bir toplumsal dinamiğe yaslanması mümkün mü?
İşe bakın ki, ben oturmuş bu satırları yazarken Pensilvanya'dan gelen mesaj ajanslara düştü: "İhsan-ı ekmel, ihlas-ı ekmel, rıza-ı ekmel, vd."
Aslında komplo denen şey, İlumunati saçmalıkları falan değil, tam da bu türden oligarşik tezgâhlardır.
Şunu anlamamız lazım...
Komployla var olanlar, yani eski siyaset ve sermaye seçkinleri başka bir yol bilmezler.
Uluslararası güçlere gelince...
O platformda sosyolojinin hükmü pek az geçer.
Ancak halkların sabrı taşınca devreye girer.