Medya daha ilk yılında adını "Çarkçı" koydu.
Sabah söylediğinden akşam çark ediyordu çünkü.
Güne Kürt olarak başlayıp geceyi Türkmen olarak kapattığını...
Öğlen gazetecilerin "Balbay aday gösterilecek mi?" sorusuna "Yok öyle şey!" deyip akşam vekillere verdiği yemekte Balbay ve arkadaşlarına adaylık çağrısı yaptığını...
Ve sayısı bini aşan öteki çarklarını bilmeyen var mı!
Hatırlıyorum, Erdoğan ilk başlarda onun bu hallerine bakıp "fıkra gibi adam" demişti.
Partilileri ise hep tetikte kalmayı, hemen karar vermemeyi öğrendiler. Öyle ya, diyorlardı; Genel Başkan bugün böyle dedi ama yarını beklemek gerek, bakarsın yarın bambaşka şeyler söyler!
Yıllar böyle geçti, geldik 2014'ün zor günlerine...
***
Şimdi oturmuşuz...
Kılıçdaroğlu'nun üç yıl önce
Samanyolu TV spikerine
"Kim veriyor bu dinleme kayıtlarını? Bunlar gizli değil mi? Bu belaltı siyaset değil mi?" diye çıkışmasıyla, bugün doğruluğu kanıtlanmamış bantları mecliste dinletmesini karşılaştırıp
doğrudan Samanyolu TV spikeri kendisiymiş gibi konuşmasını buruk bir şaşkınlıkla karşılıyoruz.
Yanılıyoruz.
Zaten
Kılıçdaroğlu'nun bu tutarsızlıkları aklını Erdoğan'ı iktidardan göndermekle bozmuş
beyaz Türkler'in umurunda bile değil.
Biz de artık gerçekle yüzleşmek zorundayız.
Baykal'a kaset darbesinin ardından onu sahneye itenlerin derdi tutarlı, sağlam,
kalıcı muhalefet falan değildi.
İktidarı düşürmek için
uzun sürecek bir hazırlık ve geçiş aşamasında her "
yol"a çekilebilecek birine...
Silivri'de kamp kurmaya kalkıştıktan iki ay sonra Ergenekon ve Balyoz davalarının yeniden yargılanmasını dert etmeyecek kadar
esnek birine...
Bir siyasi anafor aktörüne ihtiyaç vardı.
Kılıçdaroğlu işte bu adamdı.
***
Lafı daha fazla uzatmadan uyarmak istiyorum...
Çok kritik bir eşikteyiz!
Kılıçdaroğlu'nu arkadan itenler şimdi de ondan insanları sokağa dökecek bir çıkış yapmasını istiyorlar.
Nişantaşı ve Kadıköy devrimcilerinden(!) öteye uzanmaları zor.
Fakat olur ya, iş tehlikeli noktalara uzanırsa,
CHP bunun siyasal vebalini ödeyemez.
Geçen aralıkta Huffington Post'tan Joe Lauria baş başa görüşmelerinde
Kılıçdaroğlu'nun "
Sarıgül için çekilebilirim" dediğini yazmıştı.
Hani insan düşünüyor...
Acaba bütün belaltı ve pis işleri
Kılıçdaroğlu'na yaptırıp sonra "
sevgi kazansın" diye çekilmesini mi istiyorlar?
Pek muhtemel!