Sermaye oligarşisi, ulusalcı bürokrasi kalıntıları, kendini solcu sanan "beyazlar", seçkinci muhafazakâr "The Cemaat" ve Kılıçdaroğlu'nun oyuncağı olmuş CHP'lilerden oluşan uğursuz ittifakın aklı hep yakın geçmişte!
90'ların başında yaşadıklarımızın tekrar edebileceğini düşünüyorlar.
Özal'ın gözleri önünde partisine Mesut Yılmaz'ı Genel Başkan yaptıran...
80'lerin güçlü partisi ANAP'ın yolsuzluk iddialarıyla yıpratılıp 91'deki seçim yenilgisinden sonra iktidar dışına itilebildiği...
Ülke suikastlar ve çete savaşlarıyla yangın yerine dönerken siyasetin tepelerinin kumar masalarında yumruk yiyen başbakan seviyesine indirildiği...
O korkunç yıllar...
Hani gerçekten geri dönse...
Bunlar ellerini ovuşturup sevinç çığlıkları atacaklar.
Kötü tecrübelerden kötü dersler çıkartmaya kalkışacak kadar alçaklar!
***
Fakat bu tayfanın o iyi eğitilmiş, pek seçkin, pek tecrübeli "
beyin takımı" var ya...
Ne Tayyip Erdoğan'ın siyasal temsil kabiliyetini tanımışlar...
Ne de 80 yıl boyunca Ankara siyasetine uzak kalan
geniş kitlelerin nihayet 2002'de sandık yoluyla siyasete "
el koymaları"nın derin anlamını kavramışlar.
Belki
Ak Parti'nin
Gezi olayları sırasındaki
şaşkınlığı ve uzun süren sessizliği onları cesaretlendirip hayallere sürüklemiş olabilir.
Fakat anlamıyorlar ki,
yeni Türkiye'yi kuran enerji bir parti meselesi değil, doğrudan sosyolojik gerçekliktir.
Kuşku yok ki,
yarın öbür gün başka partiler de bu inşa sürecine kendi "
yol"larından ilerleyerek katılacaktır.
***
Aslında bu uğursuz ittifakın güçleriyle
hayat dalgasını geçiyor!
Yıllarca muhafazakârları, hakiki solcuları ve İslamcı gelenekten entelektüelleri "
insan malzemesi" (Evet! Bu kadar hoyrat bir jargon kullanırlar!) olarak donanımsız bulup burun büktüler.
Oysa bir de kendilerine baksalar...
Çare olarak
dönüp dönüp Mustafa Sarıgül'e sığınacak;
Kılıçdaroğlu'ndan Gandi çıkartmaya kalkışacak;
akademik unvanlı borazanlarına zırcahil siyasal tezler ürettirecek kadar acınacak haldeler.
Bilmem ki, bana kulak verirler mi?
Ama bilsinler isterim...
Bazen geçmiş, geçmiştir.
Tekrarlanacağını ummak yerine, ona mazi demenin zamanı gelmiştir!