"Sarıgül'ün seçim gecesini TDH İstanbul İl Başkanlığı'nda geçirmesi bekleniyor. Sonuçları an be an buradan izleyecek. Seçim sonuçları dev ekranlarla dışarıya yansıtılacak...
Bana göre Sarıgül balkon konuşmasını TDH binasının üzerinden büyük bir kalabalığa ve coşkuyla yapacak. Nereden çıktı bu demeyin. Zira TDH İstanbul İl Başkanı M. Ali Oğuş bu binayı kiralarken, her detayı ince ince düşündü ve teras hususunu dikkate aldı. TDH İl binasının terası 5 yıldır bu konuşma için hazır halde bekletiliyor."
Toplumsal Değişim Hareketi İstanbul il yönetim kurulu üyesi Nihat Ağdemir 29 Ekim'de ufukturu.net sitesinde bunları yazmıştı.
Üzerinde düşünmeye değer, değil mi?
Bugünlerde Sarıgül mitinglerindeki TDH bayraklarının yoğunluğunu gördükçe Ağdemir'in sözlerini hatırlıyorum. Doğrusu sormadan yapamayacağım...
CHP'liler 30 Mart'ta neye, kime, hangi siyasal yapıya oy atacaklarını gerçekten biliyorlar mı?
CHP'nin bambaşka bir kayığa binip denize açıldığının farkındalar mı?
Çok ilginç işler dönüyor!
Olup biteni anlamak için sadece "Cemaat"in yakın dönemdeki hamlelerine bakmak yanıltıcı olur.
Bir ittifak var oysa.
Ve uzun bir hazırlık!
Hedef sadece siyasetin tepesi, sadece Erdoğan sanıyorsanız, aldanırsınız.
Belli ki esas hedef...
AK Parti'den BDP'ye kadar bütün partilerin ülkenin sosyolojik zeminiyle kurduğu sahici bağı toz duman etmek!
Yani asıl düşmanları halk!
Fakat 7 Şubat krizinden veya Gezi'den bu yana olayları tararsanız göreceksiniz ki, A planları tutmayınca, B planlarını, o da olmayınca sonrakileri devreye sokacak kadar iyi hazırlanmışlar.
Bu karanlık ittifaka karşı ayakta kalmak ve hesaplarını boşa çıkarmak için...
Başbakan'ın ve meclisin dik durması yetmez!
Ulusalcılıkla sakatlanmamış solcular, üç dört puan oy hesabına kapılmamış milliyetçiler ve yeryüzünde tek bir "hayat tarzı" olmadığını bilecek kadar olgunlaşmış liberaller de dik durmak zorundalar.
CHP'den söz etmiyorum.
Çünkü yazımın başında belirttiğim gibi onların durumu umutsuz, işleri zaten bitmiş görünüyor!